Bir kalıba göre yaşamak
Her insanın bir ideolojisi, kuralı, töresi, geleneği vardır. Herkesin kendine göre bir inancı vardır. İnanç kalıplarınıza dikkat edin. Bazen bu kalıplar sizi bir zalime dönüştürebilir. Çevrenizdeki herkesi kendi kalıbınıza, inancınıza uydurmaya çalışırsınız.
Bir kral kendine altından bir yatak yaptırmış. Bu yatak çok değerli elmas, zümrüt, yakut gibi taşlarla ve altın varaklarla süslüymüş. Kral bu yatağı çok seviyormuş. Bu kralın belli bir yaklaşımı, düşünce kalıbı varmış. Saraya ne zaman bir misafir gelse, bu güzel yatağı ona sunarmış. Ama iş bununla da bitmezmiş. Gelen misafirin boyunun yatağa uyması gerekiyormuş. Eğer gelen misafirin boyu yatağa göre uzunsa, kral misafirin ayaklarını kestirerek yatağa uygun hale getiriyormuş.
Eğer misafirin boyu yataktan kısa ise bu sefer de misafirin ayakları gergin iplerle çekiliyor ve boyu uzatılıyormuş. Çok değerli olduğu için yatak misafirlere uydurulmuyor, misafirler yatağa uyduruluyormuş.
Aslında kral bu yatağı yaptırırken bir hesaplama yaptırmış. Ülkesinde yaşayan bütün vatandaşlarının boyunu ölçtürmüş. Çıkan sonucu kişi sayısına böldürmüş. Ortalama bir boy ölçüsü ortaya çıkmış. Ona göre de bu yatağı yaptırmış. Kral gelen misafirlerine bu yatağı sunarken bunu bütün iyi niyeti ile yapıyormuş. Sadece boyun yatağa uyması gerektiği konusunda bir takıntısı varmış. Bu yatağa yatan her misafir ölüyormuş. Çünkü bu ülkede uzun boylular, cüceler, obezler, zayıflar varmış. Standart ölçüye, ortalamaya uyacak bir insan yokmuş.
Aslında herkesin bir yaklaşımı bir kalıbı var. Eğitim çocukları bir kalıba sokuyor. Belli bir yaklaşıma göre çocuk yetiştiriyor. Çocuk 3 yaşında okuma-yazma öğrenecekse hemen eğitimciler buna karşı çıkıyor. İlla ilkokula gidince 7 yaşında öğrenecek.
Siyasi yaklaşımlara uymazsanız, vatan haini olabilirsiniz. Dindarlık yaklaşımınız farklıysa siz dinsizsiniz. Milliyetçilik yaklaşımınız farklıysa mankurtsunuz. Evde anne ve babanın kalıbı da farklı… Çocuksanız illa onlara uymak zorundasınız. Uymadığınız zaman cezalandırılırsınız. Askerde komutanın yaklaşımı, işyerinde patronun yaklaşımı karşımıza çıkıyor. Senin yaklaşımın, kalıbın sadece bir pencere gibidir. Hayatta sadece bir tane yatak yok. Bir tane pencere yok. Hayata sonsuz sayıda pencereden bakabilirsin.
Sevgili kardeşim hayata karşı belli bir yaklaşım içinde olursan bütün güzellikleri kaçırırsın. Çünkü hayat uçsuz bucaksızdır. Bir çok farklı yönleri vardır. Bütün bunları bir kalıba, bir yaklaşıma göre yaşayamazsın. Sadece görmeye odaklansan kokuyu alamazsın. Sadece duymaya odaklansan, hayatı duyumlarla yaşamaya çalışsan renkleri göremezsin. Senin yaklaşımın sadece bir yönünü kapsar. Hayatın tamamını kapsayamaz. Ama zihnin senin basit bu yaklaşımını bir bütün gibi gösterir sana. Eğer bu yanılgıya düşersen, hayatla bütün bağlarını kesersin. Senin bu yaklaşımın bir örümcek ağı gibi senin çevreni örer. Dar bir kalıp oluşur. Seni hapseder. Dini inancın varsa bir kalıba göre yaklaşma. Bütün mezhepler bir kalıptır. Her alim farklı bir açıdan bakmıştır hayata. Ama insan farklı bir varlık… Diğer insanları da kendi kalıbına uydurmak ister.
Temel leyleği yakalamış. Ayaklarını kesmiş, kanatlarını koparmış, gagasını kısaltmış ve “Ula şimdu bir kuşa benzedun” demiş. Aslında her fert kendi kalıbına uymayan birisini Temel gibi doğruyor.
Sevgili kardeşim hayata belli bir kalıpla yaklaşma. Yumruklarını sıkarak hayatı karşılama. Kollarını aç. Yüreğini aç. Gönlünü yerlere ser. Çünkü sen daha bir şey deneyimlemedin. Yaklaşımlar, kalıplar bazen aldatıcı olabilir. Eğer kalıplara, yaklaşımlara göre hareket edersen daha yaşamadan deneyimlemeden karar vermişsindir demektir.
Her kalıp, her yaklaşım etrafına ördüğün bir hapishane duvarıdır. Çocuğunu, eşini, kardeşini, öğrencini, akrabanı bir kalıba sokmaya çalışma. Onlara en büyük zararı verirsin.