Sonuç senin elinde değil
Ödül böler insanın düşüncelerini. İşin içine yarış girince hemen gerilirsin. Kaygı ve endişe artar. Artık nasıl kazanacağına odaklanırsın. O işten zevk ve haz alamazsın. Zevk için balık tutanla, geçimini sağlamak için balık tutan iki insanın zihni aynı değildir. Birisi yaptığı işten zevk alır, haz duyar, mutlu olur. Diğeri akşam eve nasıl ekmek götüreceğini düşünür, kaç balık yakalayacağına odaklanır.
Kafanızdaki düşünce sayısı ne kadar artarsa düşünceleriniz o kadar bölünür. Enerjiniz azalır, motivasyonunuz düşer. Öğrenci eğer sonuca odaklanırsa kaybeder. Nasıl ders çalışacağı önemini yitirir. O sadece nasıl sonucu elde edeceğine odaklanır. Aslında senin görevin sadece denemeye odaklanmak, derse odaklanmak, çalışmaya odaklanmak…
Sonuca odaklandığın an gerginlik başlar. Sonuca araçlarla gideriz. Ders çalışmak bir araçtır. Ok atmak hedefi vurmak için bir araçtır. İşe gitmek, mal almak, satmak bir araçtır. Ok atmayı, ders çalışmayı severseniz sonuca daha rahat ulaşırsınız. Yapılacak her şey araçlarla yapılacak. Sonuçla değil. Çünkü sonuçlar senin elinde değil.
Sevgili kardeşim ne yaparsan yap ama şuna dikkat et. “Sonunu, sonucu düşünme. Sadece şimdi ve burada yapılması gerekeni yap. Sonucu Allah’a, varoluşa, kadere bırak. Her ne olursa olsun sen sadece olması gerekeni yapıyorsun. Araçla ilgilen, sonucu düşünme, sonuca odaklanma.”
Senin görevin sadece araçları, teknikleri, yöntemleri kullanmak. Üniversite sınavına giriyor kardeşimiz. Daha ilk baştan sonuca odaklanmış. “Hocam, kesin kazanamam, başaramam” diyor. Kazanamayacağına baştan karar vermişsin be kardeşim. O zaman neden sınava girip zaman kaybediyorsun.
Git sevdiğin bir işi yap. Ticaretle uğraşıyorsan sen işini yap. Kar ya da zarar etmek senin elinde değil. Tam “kar ediyorum” dediğin anda öyle bir olay başına gelir ki bir daha belini doğrultamazsın. İnsanlar bu durumu ayırt etseler çok mutlu olacaklar.
Tarihte ilk kez Cengiz Han’ı yenen Celalettin Harzemşah’tır. Bu komutan bu sırrı anlamış bir insanmış. Bir gün savaşa giderken yanındaki adamları “Efendim yine galip geleceksiniz. Düşmanı yeneceksiniz” demişler. Celalettin Harzemşah “Benim görevim savaşa gitmektir. En güzel şekilde savaşmaktır. Yenilgi ya da zafer takdir-i ilahidir dermiş.”
Bu sırrı anladığı için de bir çok savaşı kazanmış. Hani derler ya “Biz zaferle değil, seferle görevliyiz” diye.
Senin görevin savaşmak, sınava girmek, ticaret yapmak… Sonucu sen değiştiremezsin. Sakın sonuca odaklanma. Tam sınava gireceğin gün ayağın kırılabilir, hasta olabilirsin, ailenden birisi ölebilir. Kişisel gelişimde insanların beyni kirletiliyor. “Sen iste, sen koş kesin kazanacaksın” diyorlar.
Piyasada o kadar zeki insan işsiz geziyor. Kazanmak sadece zeka ile alakalı değil. Hani atalar “Allah, yürü ya kulum demeli” derler. Sen araçlara, tekniklere, yöntemlere, yollara müracaat edersen, görevini yerine getirirsen sonuç zaten güzel olur. Sen kainatta bir zerre bile değilsin. Senin görevin araçlara yapışmak. Sonucu değiştirecek gücün ve kuvvetin yok.
İşadamı ileriye dönük 10 yıllık çok hassas planlar yapıyor. Ama bir bakıyorsunuz bir ekonomik kriz çıkıyor ve koca firma batıyor. Sen elinden geleni yap ve sonucu Allah’a, varoluşa, kadere bırak. Kafanı yastığa koy ve deliksiz bir uyku çek. Sonuca odaklanırsan saçını başını yolarsın. Hakkında olana rıza göster. “Belki de hakkımda böylesi hayırlıymış” de ve yaşamaya devam et.
Sonuç senin elinde değil
Ödül böler insanın düşüncelerini. İşin içine yarış girince hemen gerilirsin. Kaygı ve endişe artar. Artık nasıl kazanacağına odaklanırsın. O işten zevk ve haz alamazsın. Zevk için balık tutanla, geçimini sağlamak için balık tutan iki insanın zihni aynı değildir. Birisi yaptığı işten zevk alır, haz duyar, mutlu olur. Diğeri akşam eve nasıl ekmek götüreceğini düşünür, kaç balık yakalayacağına odaklanır.
Kafanızdaki düşünce sayısı ne kadar artarsa düşünceleriniz o kadar bölünür. Enerjiniz azalır, motivasyonunuz düşer. Öğrenci eğer sonuca odaklanırsa kaybeder. Nasıl ders çalışacağı önemini yitirir. O sadece nasıl sonucu elde edeceğine odaklanır. Aslında senin görevin sadece denemeye odaklanmak, derse odaklanmak, çalışmaya odaklanmak…
Sonuca odaklandığın an gerginlik başlar. Sonuca araçlarla gideriz. Ders çalışmak bir araçtır. Ok atmak hedefi vurmak için bir araçtır. İşe gitmek, mal almak, satmak bir araçtır. Ok atmayı, ders çalışmayı severseniz sonuca daha rahat ulaşırsınız. Yapılacak her şey araçlarla yapılacak. Sonuçla değil. Çünkü sonuçlar senin elinde değil.
Sevgili kardeşim ne yaparsan yap ama şuna dikkat et. “Sonunu, sonucu düşünme. Sadece şimdi ve burada yapılması gerekeni yap. Sonucu Allah’a, varoluşa, kadere bırak. Her ne olursa olsun sen sadece olması gerekeni yapıyorsun. Araçla ilgilen, sonucu düşünme, sonuca odaklanma.”
Senin görevin sadece araçları, teknikleri, yöntemleri kullanmak. Üniversite sınavına giriyor kardeşimiz. Daha ilk baştan sonuca odaklanmış. “Hocam, kesin kazanamam, başaramam” diyor. Kazanamayacağına baştan karar vermişsin be kardeşim. O zaman neden sınava girip zaman kaybediyorsun.
Git sevdiğin bir işi yap. Ticaretle uğraşıyorsan sen işini yap. Kar ya da zarar etmek senin elinde değil. Tam “kar ediyorum” dediğin anda öyle bir olay başına gelir ki bir daha belini doğrultamazsın. İnsanlar bu durumu ayırt etseler çok mutlu olacaklar.
Tarihte ilk kez Cengiz Han’ı yenen Celalettin Harzemşah’tır. Bu komutan bu sırrı anlamış bir insanmış. Bir gün savaşa giderken yanındaki adamları “Efendim yine galip geleceksiniz. Düşmanı yeneceksiniz” demişler. Celalettin Harzemşah “Benim görevim savaşa gitmektir. En güzel şekilde savaşmaktır. Yenilgi ya da zafer takdir-i ilahidir dermiş.”
Bu sırrı anladığı için de bir çok savaşı kazanmış. Hani derler ya “Biz zaferle değil, seferle görevliyiz” diye.
Senin görevin savaşmak, sınava girmek, ticaret yapmak… Sonucu sen değiştiremezsin. Sakın sonuca odaklanma. Tam sınava gireceğin gün ayağın kırılabilir, hasta olabilirsin, ailenden birisi ölebilir. Kişisel gelişimde insanların beyni kirletiliyor. “Sen iste, sen koş kesin kazanacaksın” diyorlar.
Piyasada o kadar zeki insan işsiz geziyor. Kazanmak sadece zeka ile alakalı değil. Hani atalar “Allah, yürü ya kulum demeli” derler. Sen araçlara, tekniklere, yöntemlere, yollara müracaat edersen, görevini yerine getirirsen sonuç zaten güzel olur. Sen kainatta bir zerre bile değilsin. Senin görevin araçlara yapışmak. Sonucu değiştirecek gücün ve kuvvetin yok.
İşadamı ileriye dönük 10 yıllık çok hassas planlar yapıyor. Ama bir bakıyorsunuz bir ekonomik kriz çıkıyor ve koca firma batıyor. Sen elinden geleni yap ve sonucu Allah’a, varoluşa, kadere bırak. Kafanı yastığa koy ve deliksiz bir uyku çek. Sonuca odaklanırsan saçını başını yolarsın. Hakkında olana rıza göster. “Belki de hakkımda böylesi hayırlıymış” de ve yaşamaya devam et.