Ölümü yaşa ölümden korkma
Hayatın en önemli gerçeği ölümdür. Bütün acıların başı da ölümdür. Aslında bütün iyiliklerin başı da ölümdür. Her insan, her alim, her filozof, her mistik ölümü anlamaya ve tanımaya çalışır.
Ve herkes ölümden korkar.
Mevlana’nın ölüm algısı ile bizimki aynı değil. Yunus farklı söyler, Sokrates başka görür ölümü. Kimine göre ebedi yokluk, kimine göre acıların kaynağıdır. Bediüzzaman, ölümü dünya hayatından giderken aldığımız terhis tezkeresine benzetir. Ama ölümü iliklerinde hissetmeyen insan yok gibidir. Çünkü ölüm hayatta kalma isteğimize darbe vuran en önemli bir olgudur.
Bir Hintli mistik konuştuğu falcının söylediklerinin etkisinde kalmış. Falcı ona hayatının her 7 yılında bir ölüm döngüsü ile karşılaşacağını söylemiş. “Ölüm seni her 7 yılda bir karşılayacak” demiş.
Mistik birkaç 7 yıl döngüsünü korku içinde geçirmiş. Mistik bir gün ailesine “Eğer falcının dediği gibi öleceksem hazırlıklı olmak en iyisi. Neden ölüme şans vereyim. Ben gidip onu yarı yolda karşılayacağım. Çünkü ölümden kaçış imkansız… Öleceksem bilinçli olarak ölmek istiyorum” demiş.
Genç mistik hemen köyün dışındaki tapınağa gitmiş. Tapınak eski, köhne, kimsenin pek uğramadığı bir yermiş. Tapınağın Rahibi ile konuşmuş. Rahibe “Bu tapınakta kalacağım. Bana günde sadece bir kez yiyecek ve içecek bir şeyler ver. Bütün gün yatıp ölümü bekleyeceğim” demiş.
Mistik, bu şekilde tam 7 gün beklemiş. Ölüm gelmemiş tabi. Ama mistik çok güzel deneyimler yaşamış. Mistik yaşadığı bu deneyimi şöyle anlatıyormuş. “Tuhaf ve garip şeyler yaşadım. Yaşadıklarımın en temeli şuydu. Öleceğini hissediyorsan sessiz ve sakin oluyorsun. O zaman hiçbir şey endişe üretmiyor”.
Yaşadığımız bütün endişelerin kaynağı aslında ölümle ilgili değildir. Bütün endişelerin kaynağı yaşamla ilgilidir. Yaşarken malını, çocuğunu, eşini, anneni, paranı kaybedeceksin diye korkuyorsun ve endişeleniyorsun. Ama ölürken hiçbir şey götürmüyorsun. Endişe oluşturacak bir şey yok. Çıplak gideceksin. Kaybedecek bir şeyin yoksa endişen de olmaz. Nasıl olsa bir gün öleceksin.
Kesin bir sonuç seni neden endişelendiriyor?
Çünkü bir çok şeye bağlandın kaldın. Onları kaybetmek seni korkutuyor. Küçük bebeğin biberonunu sahiplenmesi gibi durumun. Elinden alındığı zaman ağlıyorsun.
Mistik anlatmaya devam ediyor. “Tapınakta dördüncü ya da beşinci gündü. Yerde uzanmış yatıyordum. Tapınağa bir yılan girdi. Yılanı görüyordum. Bana doğru geliyordu. O zaman ‘Sanırım ölüm bana yılan yoluyla gelecek. Yılan gelip beni sokacak ve bende öleceğim. O zaman neden korkayım. Ben de beklerim’ diye düşündüm. Yılan geldi, üzerimden geçti ve gitti. Bir anda ölüm korkusu yok oldu”. Ölümü kabullenirsen korku yok olur. Panik atak hastalarımız var. 20 seneden beri “kalp krizi geçireceğim ve öleceğim” diye düşünüyor ve korkuyor. Bu 20 senesi zehir olmuş. Ölümü kabul etse iş bitecek, bütün korku kaybolacak. Yaşama ne kadar fazla tutunursan o kadar fazla korkarsın. Korku yaşama tutunmakla alakalıdır. Çünkü Allah insanın içine yaşama isteği koymuş. Eğer o istek olmasaydı hiç kimse yaşamazdı. Mistik deneyimini anlatmaya devam ediyor. “Yine yüzüme, gözüme sinekler konuyordu. Beni çok rahatsız ediyorlardı. Bazen çok sinirleniyordum ve onları silkerek üzerimden atmak istiyordum. Sonra şöyle düşünüyordum. ‘Ne faydası var ki? Eninde sonunda öleceğim. O zaman bedeni koruyacak kimse olmayacak. Beden tamamen kendilerine kalacak. Bırak istediklerini yapsınlar’. Sineklerin istediklerini yapmalarına izin verince bedenimdeki sinir ve gerginlik yok oldu. Bedenime konuyor, uçuyor, gıdıklıyorlardı ama sanki başkasının bedenindeymiş gibi algılıyordum. Artık sinekler üzerimde yok gibiydiler. Sanki sineklerle bedenim arasında bir mesafe oluşmuştu. Bir açıdan öldüm, ama orada ölümsüz bir şey olduğunu anladım. Ölümü tamamen kabullenince onun farkına vardım. Sonra kalktım ve ailemin yanına gittim. Artık falcının söylediği şeyleri kabul etmediğimi ifade ettim. Elbet bir gün öleceğim, ama bunu falcı dediği için değil, vaktim ve saatim geldiği zaman öleceğim”. Bütün dinlerin çıkış kaynağı ölümdür. Eğer ölüm olgusu olmasa hiçbir dini inanç anlam ifade etmez. Her din, her inanç sistemi ölüme bir anlam yükler. Temel mesele ölümü kabullenmek. Kabul ettiğiniz andan itibaren hayatınızda çiçekler açar.