Günümüz aydınlarının sorumluluğu...
Yaşam öylesine renkliliklerle sürüp gidiyor ki... İnsan hangisini önemseyeceğini şaşırıyor. Bal arısını düşününüz. Florası zengin mi zengin bir doğada; hangi çiçekten bal alacağını şaşırması gibi...
Çiçek çiçektir ama...
Olsun... Hani derler ya, "Arı her Çiçek'ten bal almaz" diye... Tıpkı onun gibi...
Günümüz insanı da öyle...
Siyaset insanları öylesine anlaşılmaz yaptı ki... Dün başka, bugün başka kimlikle karşınıza çıkan insanlar var.
Siyasal ortamın barometresi öylesine ayarsız.
Tutarsız siyaset, insanları kişisel çıkarları peşinde koşar yaptı.
Şimdi gel de, böyle bir ortamda tanıdığınız bir insana güveniniz.
"Ya, hani sen dün şöyle şöyle dememiş mi idin?" sorunuzun karşılığı ne olsun isterseniz?
Rahmetli Demirel'in böylesi durumlar için yanıtı var:
"- Dün dündür..."
Yani dün, dünde kaldı.
Dün bitti. Sen bugüne bak...
O zaman al sana bir renk/algı farkı cümbüşü...
Farklı farklı algılarda... Farklı farkı görüşte/yargıda insanlar...
Böylesine "siyasal barometresi düşük" bir ortamda, Türkiye'de halkoylaması curcunası yaşanıyor.
"Anayasa değişikliği" için yapılacak halkoylamasını; partisel bir çekişmeye/rekabete doğru itmenin anlamsızlığını düşünen yok hiç...
İlla da benim dediğim olsun...
Benim partim kazansın!
Anayasa oylamasının siyasal çekişmeyle/rekabetle ne ilgisi var?
Xxx
Toplumsal yaşamda aydın kişinin varlığı böylesi durumlarda kendini göstermeli... Çünkü, aydın insan; kendini yaşadığı topluma adayan, sorunları dert edinip, düşünen, kafa yoran kimliğiyle varlığını göstermek, ispatlamak durumunda olan kişidir de ondan...
Türkiye maalesef bu ortamı, bu sıkıntıyı nicedir yaşıyor.
Aydınlar suskun Türkiye'de...
Bakıyorsunuz, konuların en uzağında olan insanlar tv ekranlarından algı operasyonu yaratmak gayretkeşliği içinde laf ebeliğine soyunmuşlar.
Konu hakkında mutlaka konuşması gereken insanlar ise natürmort bir tabloyu görüp susuyorlar.
Bir tür aydın ihaneti!
Xxx
Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim, bildiği konuda konuşmayan, toplumu aydınlatmayan, bilgilendirmeyen insanı "dilsiz şeytan" olarak niteliyor. Yalan konuşmak da dinimizde günah olarak değerlendiriliyor. Ama tanığı olduğu, bildiği konuda konuşmayan ve bu nedenle kişisel ve toplumsal hak gaspına neden olanları da belirttiğimiz gibi "dilsiz şeytan" olarak tarif ediyor.
Dikkatinizi çekmiş olmalı... Yapılacak anayasa değişikliği konusunda üniversitelerden sahiplenen kaç akademisyen var?
Siyasetçilerden sıra mı bulamıyorlar yoksa?
Xxx
Aydın insan, sorumluluğunu unutup sıradanlaştığında toplumsal sorunların ardı arkası kesilmez.
Türk toplumu bugün böyle bir sorunu yaşıyor.