Etnan Bey Duymasın

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00


Ankara Gençlik Parkı’nda yaz günleri zaman zaman Istanbul’dan tiyatro gurubu gelir, açık hava tiyatrosunda eserler sahneye koyarlardı. Bir iki tiyatro gurubunu hatırlarım. Belki sadece bunların sahneye koydukları eserler bende cok etki bıraktığından hatıramdan silinmemektedir.
Rahmetle andığım Muammer Karaca isimli bir sanatcı vardı. Kanımca Etnan Bey Duymasın adlı eserini 2500 defa sergilediğini hatırlarım. Hatta Cibali Karakolu adlı eseride en az onun kadar, hatta daha da fazla sahneye konulduğu bir gerçektir.

Tiyatro sahnesi çok enteresandır, oyun oynarken oradan oraya yürümeler, hatta koşuşturmalar da sahnede gözle görülmeyen toz kalkar. Şimdilerde suni toz ve duman makinalarından bu tozlar meydana getirilmekte.
Genelde insanlar bu sahnelerde ilk kez oyun açıktıklarında bu tozu yutunca sahneye olan tutkunluğu başlar. Adeta bir sihirli deynek gibi bu toz, insanları sahneye çeker. Hatta acemi oyuncu namzeti 10 saniyelik pasif bir sahne rolü bile alsa, piyesin sonunda seyirciye alkış için sahnenin en önüne gelirler ya, işte o an sahnenin cazibesine kapılırlar. Sahne birgirdap gibidir. Döndükce insanın daha dönesi gelir, daha derinlere gitme arzusu ile oyuncu coşar. Hedefte hep bir başrol bulabilmek vardır sanatkarlarda. Ona erişebilmek için çaba sarf ederler.Çok uğraşırlar, hatta sanatkarlar arasında bir rol için çekişme hem aktif hemde pasifyer alır sahne dünyasında.

Bazen sanatkarlar arasındakı yasıya rekabet başlar, daha iyi rolü kapabilme adına birbirlerini acımasızca hırpalarlar. Bu dünyada insanoğlu var olduğundan bu yana sure gelen zaman içinde tiyatro oluşmuş. Batı Anadolu kültüründe İonlar’da bir şehir kurulurken ilk yapılan binaların mutlaka biri, tiyatro binası olarak planlanmıştır. Her antic kentte bir anfi-tiyatro mutlaka bulursunuz. Nedeni basittir. Aynı Muammer Karaca’nın ‘ETNAN BEY DUYMASIN’ adlı eserinde olduğu gibi, mevcut iktidarı belirli kalıplar içinde eleştiren oyunun, toplum tarafından coşkulu seyredilmesi hedeflenir.

Bu tariff edilen sahne eserleri, insanların ekranlara kilitlenmeden once oluşmakta idi. Bir yerde insanların bu eserleri seyrederken gülüp, günlük baskılardan kurtulduğu anlar olduğunu düşünmekteyim. İnsan sağlığına bir kahkaha bir ilaçtan daha etkili olduğuna inanırım.
Şimdilerde ekranlara çıkmak, tiyatro tozu yutmuş gibi bir hastalık olduğu doğrudur. Ekrana çıkıp bir kaç cümle söylemek insane hoş gelir. Hatta bir ekran yetmez, birden fazla ekrana çıksam diye düşünür yurdum insanı. Eğer gücünüz varsa bütün ekranlara çıkmak istersiniz. Bu hastalık biraz daha ilerlerse, bu kanallarda aynı gün bir değil, birden fazlada ekrana çıkma arzusu doğar insanın içinde. Bu hastalığın ismini pek hatırlamıyorsamda, var olduğuna adım gibi inanırım.

Bu günlerde ülkemde bir referendum oylaması için toplumu bilinçlendirme adına kampanya yapılmakta. Kanımca kantarın ucu ve sahne ile ekran tozunu lüzümundan fazla yutan siyasiler, bugünlerde çoğalmakta. Hatta Cumhurda sanki siyasi bir kişiliği varmışcasına, abalınınsırtına vurmakta hiç acımamakta.
Akşam sakin bir gösteri için bir kanalı seçmek artık hayal olduğunu düşünüyorum. Nereyi açsam aynı suratla karşılaşmaktayım. Kanımca Ser Efendi ekran tozunu ,sahne alışkanlığının ayarını fazla kaçırdığı bir gerçek. Muammer Karaca bugün yaşasa idi ‘İrecep Bey Duymasın’ adlı tiyatro eseri mutlaka o hallere takılırdı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Etnan Bey Duymasın