Birtakım Anekdotlar ve Esinlenmeler
Yedi yaşımı bitirmeye üç hafta kala ilkokula başladım Isparta' da ve Eğirdir
Afyonkarahisar’da da iki okul olmak üzere ikinci sınıfa geçtiğinde dört okulda okumuş oldum.
Daha bir iki aylık öğrenci iken ev ödevi gibi hatırlıyorum; bir tabak içerisine koyduğum renkli bir armut resmini kuru boya kalemleriyle gayet güzel resmetmiştim. O an da kendim beğendiğim gibi, annem ve dedem de aferin çekmişlerdi.
Okullarda bu konuya önem verilse idi, bu yeteneğimin daha gelişebileceğini düşünmüştür zaman zaman.. Yine ortaokulda Akşehir'de resim-elişiöğretmenimiz 'herkes sergi için bir kaç resim veya en az bir resim çizsin' demişti.
Bundan önce aynaya bakarak yaptığım kendi yüzümün resmini görünce şöyle demişti:"Oğlum bu Jül Sezar'ı da andırıyor". "Mamafih bu resim seni güzel belirtmiş"
.. ( O zamanlar, rahmetli babamın teşvik ve yönlendirmesiyle iki haftada bir
başımı bir numara traş ettirirdim.) Sergi için yaptığım bir natürmort ( bir tabak içinde birkaç meyve) başarılı olmuş ve sergilenmeye hak kazanmıştı. Bu durum benim
hala resim yapmaya yetenekli olduğumu kanıtlamıştı kendimce ..
Ana babamdan, dede ve ninelerimden tutum ve davranışlarımda doğrucu olmayı
birçok haller ve işlerde, bölüşümlerde hakkaniyetli olmaya terbiye yoluyla öğrenmişimdir. Bu noktada veya bağlamda yüce Rabbimizin onlarca, yüzlerce ayetlerinden altını çizdiğim bir yazımdaki şu ayet son derece dikkate değer:" .....( aksitft ... ) adaletle hareket ediniz
İlginç konulara geçmeden önce, 40'lı yıllarda Il. Dünya savaşının sürmekte olduğunu düşündüğüm bir zamanda dört beş yaşında iken adını hatırlamadığım, fakat annemin de tekraren andığı, hukuki bir olay nedeniyle, Uzan soyadlı bir kişinin, babam o zamanlar yargıçtı.
Oturduğumuz eve gelip baba role kısa bir görüşmeden sonra en az yüz yüze elli tane elli liralık banknotları babama vermek istediğini, Onun da kızarak yere attığını ve adamı kovduğunu anımsıyorum.
O Uzan adlı kişinin, alçak iki katlı evin ikinci katındaki sahanlıktan aşağı düşen paraları toplarlığını görüp, kendi kendime hayretle babam verilen parayı niye almadığıma şaşırmıştı.
Yıllar sonra olayın rüşvet verme konusu olduğunu aklım başıma gelince anlamış oldum. l200 Hadis adıyla yayımladığının kitapta: "Rüşvet alan da, veren de cehennemliktir" ilahi emrinin tebliğine göre sakındıran anam, babam nurlar içinde yatsın…
Babacığım yaşlı yıllarında ben daha adı geçen kitabı neşretmeden önce bir gün şöyle demişti: "Oğlum, peygamber efendimiz şu hadisi dile getirmiştir: rüşvet alan da veren de cehennemdedir; ancak bunu yapan Hâkim ise cehennemden hiç çıkmaz' ..
Burada hâkim kelimesi yalnız yargıç anlamına gelmez, aynı zamanda karar veren, emir, bakan, futbol hakemi, ülulemr her kimse onu kapsar. Günümüzde böyle iş ve davranışları yapmış olabilecek kimseler için heyhat, ne yazık derim… Not: o tarihlerde Türk lirası çok değerliydi I Tl ye 1 altın alınabiliyordu (Ömer Sabancı...) .
Devam edecek.