3 DELİ
“Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın zikiri” diye bir deyim var. Her zaman dinlediğimiz gibi, menfaatler dünyasında karşılaşan Arap, diğer Arabı sevmediğini biliriz.
Soy , dil ve ırk olarak aynı kökden geldiklerine inanırım. Arap Araptır. Hani bizde Arap denilince siyah veya karanlık bir resim gelir ya aklımıza, işte Arap dünyasının birbirine sahip çıkamadığı şu durum, bunu ifade etmekte. Arap Ülkelerindeki petrole sahip olan Amerika’nın bir uydusu gibi davranan Araplar, dünya dinlerinin merkezi olarak bilinen bir kaç şehirden biri olan KUDÜS’ü, İsrail’in başkenti olarak tanımaya kalkma girişimini, dünyadaki 3 deliden biri olan Trump’ın telaffuz etmesini düşünmek gerek.
Dünyanın sulh ve sükun içinde yaşamasını istemeyen silah tüccarlarının, dünyanın kendilerine uzak bir bölgesinde insanların birbirilerini öldürmeleri için yaptıkları hamleler, kabul edilebilir gibi değil. Belki insanların birbirini öldürmelerinden haz duyduklarına inanmaktayım. Aslında aynı bölgede yaşayan insanların köklerinde benzerlik olduğu da bir gerçektir. Salt arı bir Israil soyu var mıdır, bilmiyorum. Ancak olduğuna inanmıyorum. Asırlarca aynı yörede yaşadıklarına göre, köklerinde hatta DNA’larında birbirilerinin parmak izleri olması olasıdır.
Çocukluğumda hatırlarım Filistin diye bir ülke vardı, bizim coğrafya atlasımızın ilk sayfalarında bulunan siyasi haritalarda. FİLİSTİN devletinin sınırları vardı. Kaç paraya satıldı bilmiyorum, ancak Yasser Arafat ‘ında içinde bulunduğu bir yönetim, ülkelerinin bir bölümünü Israilliler’e sattılar. Bu satışı Amerika da destekledi ve Ortadoğu’da kendilerine bir askeri ÜS oluşturma planlarının ilk hedefi bu idi. Daha sonra Amerika kendi korkuları şemsiyesinde bir de Kuzey Atlantik Paktı’nı kurup Türkiye’yi de içine katıp, KORE’de yüzlerce askerimizin telef olmasına sebep oldular.
Maksat Ortadoğu’da ikinci bir ÜS temini için İNCİRLİK Hava Üssü’nü tesis etmek . Bizde bunu yuttuk. Sadece orasımı, Amerika için Sinop’ta da bir radar Üssüne icazet çıkardık. Konu, Rusyanın hava harekatını Sinoptan dinleyip, PENTAGON’a bilgi aktarmak üzerine kurulmuş bir düzen . Düzen kimin menfaatine ; Amerikanın, bizim bu konu üzerinden bir hesabımız varmı ? Bence yok. Aslında bu kanaldan bir çok yardımla askeri malzeme Türkiye’ye intikal etti. Bunlar genelde Amerikan ordusunun gelişen teknoloji paralelinde kullanımdan kaldırdığı malzemeyi, Türkiye’ye yardım adı altında satmaktaydı. Ne zaman Amerika’nın menfaatine ters düşen bir oluşum meydana geldiğinde, Türkiye hep yalnız kalmıştır. Bizim bizden başka dostumuz olmadığını her zaman izlemekteyiz. Müslüman ülkeler dediğimiz Araplardan, ülkemize her zaman zarar gelmiştir.
Istanbul’da toplanan Islam ülkeleri, Kudüs’ün, Israil’in başkenti olduğunu ilan eden Amerikan başkanına, toplu halde ses getirmek adına yaptıkları girişimde, Arapların Suud-i kanadının kırık olduğunu gördük. Ben neden kendimi bu adamlar için perişan edeyim diye düşünmekteyim. Doğu Akdeniz’de bir ÜS edinebilmek adına Türkiye ile ciddi konularda iş birliği içine girmeyi hedefleyen Rusya, Suriye konusunda taviz vermeyi denemekte. Diğer 2’inci deli ise kıtalararası füze deneyiminde, mesafe kat etmekte. Kuzey Kore’nin aslında daha ne yapabileceğini kimse tahmin edememekte. O delinin daha neleri hedeflediği bir kara delik.
Gelelim 3’üncü deliye , onun ne yapacağını kestirmek zor. Teknedeki Genova yelkeni misali , bir sonraki adımının ne olacağını kestirmek mümkün değil. Bu nedenle rüzgarın nereden estiğini takip etmemizde yarar olduğuna inanmaktayım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.