Sadece izle
Lao Tzu, sabah yürüyüşü yapmayı çok severdi. Her sabah kalkar yemyeşil ağaçların arasından geçerek, kuş sesleri arasında sabah yürüyüşünü tamamlardı.
Lao Tzu’nun hayranı olan bir komşusu vardı. O da bu yürüyüşlere iştirak ederdi. Bu komşu, Lao Tzu’nun konuşmaktan pek hoşlanmadığını bildiği için hep sessiz durur ve hiç konuşmazdı. Fakat bir gün bu komşuyla beraber kalan bir arkadaşı da yürüyüşe katılmak istedi ve onunla beraber geldi.
Lao Tzu ve komşusu çok sessizlerdi. Yeni gelen bu sessizlikten biraz rahatsız olmuştu, ama o da kendisine sessiz olması tembih edildiği için konuşmuyordu. Tam o anda güneş doğuyordu ve manzara harikaydı. Birden arkadaşının tembihini unuttu ve “Ne güzel bir sabah” dedi. Sadece bu kadar konuştu.
Bu konuşma üzerine ne Lao Tzu ne de komşu yorum yaptı. Yürüyüşün sonunda Lao Tzu komşusuna “Şimdi eve git ve bir daha bu adamı getirme. Bu adam çok geveze” dedi.
Komşu çok şaşırdı. “Çok mu geveze? Sadece ‘ne güzel bir sabah’ dedi”. Lao Tzu: “Ben de oradaydım. Bunu söylemenin ne gereği var yani? O bunu söylemeden de sabah güzeldi. Zihni işin içine katmaya ne gerek var? Yorum yapmaya ne lüzum var? Bu adam çok geveze bunu bir daha getirme!” dedi.
Lao Tzu haklı… Bir şeyin içine zihni kattığınızda o iş kötüleşir. Zihin ‘güzel’ dediğinde bunun peşinden hemen ‘çirkin’ kavramı gelir. O güzelliği zihninle bozma. Sadece var olan güzelliği seyret. Onun hakkında yorum yapma. Her şeyi mahveden şey senin yorumun…
‘Seni seviyorum’ dediğin an ‘senden nefret ediyorum’ sözcüğünün de fitilini ateşlersin. Çünkü sevgi ve nefret bir paranın iki yüzü gibidir.
Birisi olmadan diğeri olmaz. Sen parayı ortaya çıkarırsan yazı ve tura yüzlerini de göstermiş olursun.
Bir gülü mü seyrediyorsun? Sadece izle, seyret, içinden ve dışından o an ile ilgili yorum yapma. Gül hakkında herhangi bir görüş belirtme. Yorum yaptığın andan itibaren zihnin hemen onu kategorize eder. Kategorize ettiğin andan itibaren de işin içine önyargılar girer. Zihnin bölünür.
Hiçbir şeyi zihne sunma, çözümlemeye, tanımlamaya çalışma. Mutsuz musun? Mutsuzum deme? Mutsuzsan sadece o duyguyu izle, seyret. Sadece tanık ol, seyirci ol ama katılımcı olma. “Mutsuzum” dediğin andan itibaren zihin hemen çalışmaya başlar. Bunun arkası gelir.
“Ben mutsuz olursam bundan çocuğum etkilenir. Çocuğum mutsuz olursa derslerinde başarılı olamaz. Dersleri kötü olursa ileride iyi bir meslek sahibi olamaz. İyi bir mesleği olmazsa çok acı çeker” gibi bir düşünce zinciri ortaya çıkar. Ve senin mutsuzluğun daha da artar.