Kılıfı islam, özü şoven Türk milliyetçisi!
“Başbakan’ın ciddi bir zaafı var. Demokratik bir mücadele geleneğinden gelmiyor. Çünkü Türk-islam sentezinin kılıfı islam, özü şoven Türk milliyetçiliğidir. İçişleri Bakanı olarak tayin ettiği kişinin Mustafa Kemal döneminin Kürtler’i yok etme ideoloğu Mahmut Esat Bozkurt’tan farkı yok” diye tespit yapıyor Şerafettin Elçi.
Zaten kendisini sırf eleştirdikleri için; medyaya, muhalefete, dış dünyaya saldırılarını izlerken, demokrasi geleneğinden gelmediğini anlamamanız mümkün mü?
Sürekli bağıran, karşısındaki herkesi yanlış ve hata yapmakla, “cehaletle” ve de “ihanetle” suçlayan bir insanın bırakın demokrasi geleneğinden gelmesini, sağlığından endişe etmek gerekir.
İkisi basılmamış üç kitaba el konulmuş. Dört gazete toplam 5 ay 15 gün, iki dergi birer ay kapatılmış, bir derginin yayını, bir derginin de satış ve dağıtımı durdurulmuş, bir dergi de, 150 bin TL'lik para cezasından sonra yayın hayatına son vermiş. Dört siteye erişim engeli konulmuş, bir film yasaklanmış.
***
Bir başka rapor, İnsan Hakları Derneği’nin. Buna göre de geçen yıl toplam 14 kişinin ihmal, hata veya işkence sonucu, hapishanede, yargısız infazla ya da gözaltında öldüğü belirtiliyor. Raporda ayrıca bir önceki yıla göre “işkence” vakalarında yüzde 200 artıştan söz ediliyor.
Geçen yıl 36 Kürt avukat, KCK operasyonlarında tutuklanmış.
Rapora göre, "dur ihtarına uymadığı" gerekçesiyle dört kişi vurularak öldürülmüş. Dokuz siyasi parti, dernek ve sendika yöneticisi ve üyesi şiddete maruz kalarak, 10 işçi ve 16 öğrenci de güvenlik güçlerinin müdahalesiyle yaralanmış.
***
Rapor devam ediyor:
Geçen yıl 13'ü sığınmacı ve göçmen 1730 kişi gözaltına alınmış, içlerinden 422'si tutuklanmış.
101 kişi, gözaltında işkence ve kötü muamele gördüğü iddiasında bulunmuş. 112 kişi de gözaltı merkezleri dışında işkence ve kötü muamele gördüğünü söylemiş.
397 kişi toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu yaralanmış, 142 kişi de hapishanede kötü muamele görmüş.
Yalnızca Marmara Bölgesi’nde geçen yıl toplam 818 kişi işkence ve kötü muamele şikayetinde bulunmuş.
***
Raporda, "Ulaştığımız işkence vakaları önceki yıllara göre yüzde 200 artış gösterdi" tespiti yapıldıktan sonra, "Özellikle toplumsal olaylarda, polis araçlarında, tenha yerlerde ve gözaltına alma işlemleri sırasında kolluk kuvvetlerinini uyguladığı darp, işkencenin karakollardan sokağa taştığını göstergesi" deniliyor.
Tüm bunların üzerine tuz-biber olarak Uludere’de 34 tane genç, devletin attığı bombalarla param parça edildi. Başbakan ve AKP iktidarı, bize bu olayın hesabını vermeye tenezzül bile etmiyor.
***
Önceki gün baktım, oturtmuş karşısına 338 tane şakşakçısını Suriye’deki Esad rejimini eleştiriyor, "Faşizm, baskı, susturma, sindirme ve tehditin bir siyasi partinin yöntemi olamayacağını" söylüyor.
Hani güzel bir atasözü var, “Kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür” diye ya Tayyip Erdoğan’ın ki de o hesap vallahi!