İktidar, muhalefet ve siyaset anlayışı...
Ekonominin kimi genel kurallarını kafalarına göre yorumlayıp; rende gibi kendilerine yontan siyasetçi türü öteden beri var bu ülkede.
Bu tür siyasetçiler; oturdukları koltuktan hep düşme korkusu hastalığını
yaşadıklarından, ülke ekonomisinin gidişatından söz ederlerken dinleyenlere pembe bir dünya yaratırlar hep.
Mitinglerde ekonomi rakamlarını kendilerinin başarıları açısından trilyonlar, milyarlar üzerinden ifade ederlerken, liradan "altı sıfır"ın atıldığını unuturlar.
Ama, bu rakamlar bugünün bir başarısızlık/olumsuzluk rakamı ise; "altı sıfırsız" söylerler.
İthalat-ihracat rakamları kimilerince böyle söylenir.
Niye ki?
Ucuz akıl işte... Karşısındakini, toplumu anlamaz, aptal rolünde görmek!..
Başka bir siyaset ucuzluğu da, dün ile bugünü karşılaştırırken geçmişin kapkara, başarısız bir dönem olduğunu iddia etme aymazlığı...
Sanki geçmişte hiçbir iş yapılmamış, hiç bir başarı elde edilmemiş...
Herşey, her başarı bugün yapılmış...
Başarıdan söz edildiğinde dünün değil, -zaten onlar unutulmuştur- önemli olan bugünün başarılarıdır bu tür siyasetçileri için...
Seçim "sath-ı maili"ne girildiği şu günlerde kimi siyasetçilerin şişirip-şişirip ucuz/yalan başarı(!) balonları uçurduklarına tanık olmak üzücü bir manzara...
Öyle görünüyor ki, ufukta görünen seçimde de somut örnekler üzerinden değil, afaki konularla yurttaşların önüne çıkılacak.
Yine -her zamanki gibi- eski defterler karıştırılıp karalamalar yapılacak.
Ama, sözü bugünün gerçeklerine getirmek hiç işlerine gelmeyecek.
Gelmeyecek, çünkü gerçekleri söylemek kimi siyasetçinin işine gelmez de ondan.
Siyasetçi vardır, seçim bölgesine gelip -yerel sorunlar varken- ülkenin genel konularından söz ediyorsa bilin ki, o seçim bölgesi sorunlarından hala bihaber...
Bugüne, yarına ilişkin konuşmayıp da; hala dünü karalıyorsa, -ne konumda görüyorsa- bilin ki o dilsiz kaval çalıyor size...
***
Ülkemiz siyasetçilerinin kendilerini yenileme istek ve arzusu olmadığını; yaşanan kısır çekişmelerden ve her konuda kendine yontar anlayışın egemen olmasından anlaşılıyor.
Siyasetçiler, ülke sorunlar için her konuda kendi aralarında bir uzlaşı ortamı yaratmak sorumluluğundaki olduklarını unutuyorlar.
Bu anlayışla demokrasiyi geliştirecek yerde "kısır ve anlamsız çekişmeler"le ülkenin hangi noktaya geldiği ortada...
Bunda ısrar edileceğinin işaretleri var maalesef...
İktidar ve muhalefetin karşılıklı uzlaşısı, toplumsal anlamda ülkede en büyük kalkınma hamlesi olacağını önce siyasetçiler bilmeliler.