Düşünsel farkındalık önemlidir
Sınav sistemlerine uyarlanan 3 yanlışın bir doğruyu götürdüğü ya da 4 yanlışın bir doğruyu götürdüğü uygulamanın bir benzerini, insanlar, fikir ve düşüncelerine de uygulasa ya. Belki bu sayede daha anlamlı faaliyetler sergilenir.
Herkesin, kendine göre doğruları var. Olmalıdır da. Ama bir doğru sürekli yanlış bir şeylere sebep oluyorsa, değiştirilebilmeli, daha da önemlisi silinebilmelidir hafızadan. Çoğu insan, sabit bir bilinçle hareket edip, değiştirilmesini de neredeyse imkânsız hale getirdiği düşüncelerle, istikrarını hiç bozmadan devam ediyor yol almaya ne yazık ki.
Görüş ve düşünceler, belirli bir mantık çerçevesi içerisinde, birbirine ayrı veya daha kaba bir ifadeyle, birbirine zıt düştüğü yerde ve zamanda, daha çok anlam ifade edip, daha çok değer kazanmalıdır aslında. Ama bu belli bir düşüncenin katiyen değişmeyeceği anlamına da gelmiyor kesinlikle. Günümüzde çoğu fikir, görüş ve düşünce, bırakın mantık çerçevesi içerisine girebilmeyi, yanından dahi geçememektedir maalesef.
Geçmişte atalarımızın söylediği “Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın”, “Uzaktan davulun sesi hoş gelir” gibi benzer algılarla hareket edip, genellikle sosyal medya aracılığıyla paylaşılan ve o da yetmiyormuş gibi, kalıplaşmış düşüncesini, bir şekilde karşıdakine aşılama çabası içerisine giren, sabit zihniyetli kişilerle karşılaşınca üzüntü duyuyor insan ister istemez.
Herhangi bir yerde kavga, gürültü hatta savaş yaşandığı zaman, daha çok ortaya çıkar, benzeri zihniyetler.
Yaşanan bir savaş durumunda, “Taş, taş üstünde kalmasın”, Herhangi bir kavga durumunda, “Bırakın birbirlerini öldürsünler” , “Keşke tüm bombalar sadece Kilis’e yağsa, Antep’e ihanet etti” ve daha birçok benzeri cümleler söylenip, bu söyledikleri ile gurur duyar gibi sosyal medya aracılığıyla da paylaşılıyor.
Kime bu öfke, bu kin, bu düşmanlık? Kendi yaşadığın coğrafya dışında olan bir başka ülkeye mi? Yoksa kendi ilin dışında kalan diğer başka bir ile mi? Yönetici zihniyetlere mi? Yoksa etrafındaki sivil insanlara mı? Ya da yaşadığın dünyaya mı?
Kesinlikle bu saydıklarımın hiçbirine değil, bu kini sadece kendinedir insanın.
Zihinde oluşan düşüncenin, aktarılırken, bu düşüncenin herhangi bir aşamasının dahi kontrolünü elinde tutamıyorsa insan, sadece konuşmak, pek bir anlam ifade edemeyecektir ne yazık ki.