Ateist olmak
Ünlü Mistik Narada ölmek üzereymiş. Bir gün rüyasında Tanrı’yı görmüş. Tanrı ona herhangi bir isteği olup olmadığını sormuş. Narada “Tanrım, bundan sonraki hayatımda ateist olmak istiyorum” demiş. (Hinduizmde reenkarnasyon inancına göre ruh sürekli beden değiştirir). Tanrı “Ne ateist mi olmak istiyorsun? Bu nasıl olur? Sen çok dindarsın. Sürekli dua edersin”. Mistik Narada “Evet” demiş. “Ateist olmak istiyorum. Dindar birisiyim ama sürekli senin adını unutup duruyorum. Ama seni asla unutmayan ateistler gördüm. Bundan dolayı bir sonraki hayatımda bir ateist olayım ki seni her an anayım. Senin adını bir an bile unutmak istemiyorum. Şimdi dindarım ve sen zihnimdeki unsurlardan birisin. Ama sen bir ateistin tüm yüreğini kaplıyorsun. Seni inkar etse de hep seni hatırlıyor. Seni bir türlü unutamıyor. Lütfen bana bunu lütfet ki adını bir an olsun dilimden düşürmeyeyim”.
Bu hikayeyi lütfen kendi inanç kalıplarınıza göre değerlendirmeyin. Bu hikaye bir semboldür. Burada vurgulamak istediği anlam önemlidir. Bu hikayenin genel karakteristik özellikleri islami anlayışa uymaz.
Hikaye aslında inanan insan ile inanmayan insanın aynı kulvarda yarıştığını vurguluyor. Aslında teist ve ateist aynı arabada yolculuk yapıyorlar. Teist “Tanrı vardır” diyor. Ateist “Tanrı yoktur” diyor. “Tanrı vardır” diyen adam akşam kafasını yastığa koyduğunda hiçbir şeyi sorgulamadan mışıl mışıl uyur. Ama “Tanrı yoktur” diyen kişiyi uyku tutmaz. Olmadığına inansa bile o düşünce kendisini bırakmaz. “Lütfen beyaz renkli bir kedi düşünmeyin. Lütfen kırmızı bir tavuk hayal etmeyin”. Neden düşündünüz? Hemen zihninizde kedi ve tavuk belirdi. Biz buna psikolojide ters çaba kuralı deriz. Düşünmek istemediğiniz şeyi daha çok düşünürsünüz. Aslında Narada’nın tespiti çok doğru… Bir ateist Tanrı’yı düşünmek istemedikçe Tanrı düşüncesi zihnini doldurur. Biz insanların inanç sistemlerini yargılamıyoruz sadece psikolojik bir gerçeği vurguluyoruz. Yoksa isteyen inanır isteyen inanmaz. Bizler psikolog olarak kimsenin inanç sistemini sorgulamayız. Takıntı yaşayan insanlar bu durumu çok yaşarlar. Düşünmek istemedikleri olumsuz düşünceler sürekli zihinlerine gelir. Onlar kaçmak ister, ama olumsuz düşünceler peşlerini bırakmaz. Dindarın kendine göre, ateistin kendine göre bir düşünce kalıbı vardır. Herkes kendi düşünce kalıbına göre davranır. Bir ateist de en az bir dindar kadar tutucudur.