Seçim finişine doğru...
Yaşam bir yarış... Hareketli ve renkli...
Amaç, bireysel ve toplumsal mutluluğu yakalamak.
Ama bunun da koşulu/koşulları var herkese göre...
Çünkü "demokrasi var."
Herkes yasal olan bir ortamda düşünce, yazı ve söz hürriyetine sahip ya; bunu unutmayalım.
Türkiye; şimdi böyle bir ortamı yakalamak, böyle bir düzeni kurmak için seçim sath-ı mailine girmiş bulunuyor.
Amaçtaki "birliktelik-demokrasi" söyleminin etrafında buluşan iktidar ve muhalefet; Türkiye'nin geleceği için "aydınlık ufuklar" vaadinde hızlı bir yarışa girmiş bulunuyorlar.
Siyasetçinin biri geçen gün -adı gerekmez- çok yanlış bir ifadeyle; "Siyaset kısa mesafeli bir koşudur. Koşarsın kazanırsın" değerlendirmesini yaptı.
"Siyaset bir uzun koşudur. Taktik ister, nefes ister, efor ister." deseydi daha isabetli olmaz mı acaba?
Devlet yönetimine soyunan kimi siyasetçilerin bu yanlış, kısa, öngörüsüz algısı yüzünden alınan sonuçların da ucuz ve süreksiz olduğunu gördük ve yaşadık maalesef.
Nedeni de "günü kurtarma" siyaseti...
Tabii ki, "suyun başını tutmak" da birincil amaç.
Sonuç; kısır döngüler zinciri...
İnşallah bundan sonra tekrarlanmaz.
xxx
24 Haziran'a şurada ne kaldı ki?
12 gün sonra sandık başındayız.
Sorumluluğunu bilen, oy kullanacak her kişi için bir sınav değil, bir demokrasi hizmet...
Bir yurttaşlık görevi...
Ama siyasetçinin havayı bulandırma gayreti, "bulanık ortamda oy avlama" anlayışı hiç olmasa...
Çocukluğumda -hala da var ya- balık avlayanlar taşlarla zehirli otları derelerin yukarı bölümlerinden akan suya atar, böylece sarhoş ettikleri balıkları aşağı bölümden yakalarlardı.
Bizde siyaset böyle yapılıyor maalesef.
Kafa şişirme... Birbiri aleyhine atıp-tutma... Birbirini karalama...
Kendini "sütten çıkmış ak kaşık gösterme."
xxx
Seçim yarışının son duru koşuluyor.
Finişte sevgi mesajı veren, yüreği ülke, insan, barış ve demokrasi için atan kazansın kim istemez?