"Günaydın!.." demek çok mu zor?
Belediye hoparlöründen sabahtan beri devamlı anons/duyuru yapılıyor.
Bilmeyen de sanır ki, darbe oldu, bir yerleri sel bastı, deprem oldu.
Yangın var!..
Bir telaşlı, heyecanlı ses...
Bir ayarsız/uyumsuz ses tonu.
Vergi taksitlendirmesi varmış...
Gençlik merkezi kurs açacakmış...
Üstü açık köyü camiinde bu akşam mevlit okutulacakmış...
Komşu ilçenin bir köyünde/mahallede yurttaş ölmüş, cenazesi kaldırılacakmış...
Yurttaşın biri taşıtını yanlış yere park etmiş...
Halk Eğitimi Merkezinin kurs kayıtları başlamış...
Kent merkezinde para yitirilmiş... Bulanlar getirsinmiş...
Yarın elektrik kesilecekmiş...
Kimlik cüzdanı bulunmuş...
Gece yoğun şekilde yağmur yağacakmış...
Güne başlarken ne bir günaydın, ne bir başka iyi dilek... Tam da ailecek kahvaltı saatindesiniz. Damdan düşercesine bir anons/duyuru:
"Lütfen dikkat!..
Dikkat da, ne? Ne var bu saatte, sabah, sabah? Böyle mi güne başlanır?
Baklava şerbetsiz olur mu? Bu anonsların üzerine namaza daha bir saat var, vargücüyle camii hoparlörü sala okumaya başlar. "Vargücü" ile okunuyor ki, köyde, bayırda, dağda yurttaş duysun. Be mübarek adam, zaten "merkezi sistem"le okuduğunuz sala her köy/mahalle camii minaresinden de hoparlörle duyuruluyor.
Anonslu/duyurulu bir ortamda tutsak yaşıyor insanlar
İki satır yazıyorum, belediye hoparlöründen zırt pırt duyuru...
Dur durak yok...
Bir duyuru günde 3-5 kez tekrarlanır mı?
Zaten can sıkan, insan benliğini bunaltan da bu...
Neymiş, "61 RZK PSM plakalı araç sahibi, aracınızı park ettiğiniz yerden lütfen alınız!"
Haydaa!..
Bu ne naziklik böyle?.. Bu konuda bir yarışma/anket yapılsa mutlak birincilik kazanır bu yerel yönetim.
"Taşıtınızı lütfen park ettiğiniz yerden alınız!.."
Yesinler senin inceliğini!..
Ya kardeşim, sen böylesi olumsuzlukları önlemek için varsın. Görevin de bunu önlemek!
Sen yanlış yapan kişiye yalvarıyorsun!
Yazsana cezanı!..
Bir kişinin hatası için kentteki tüm insanları -gereksiz yere- uyarı yaparak rahatsız etmek de ne anlama geliyor?
Var mı böyle bir hakkın?
Bu mu, yerel yöneticilik?
Böylesini kör ebem de yapar.
Koy hoparlör cihazının başına bir kişi; ölüm, mevlit, yitik, yanlış park, kurs açılışı, anonslarını akşama değin tekrarla babam tekrarla...
Sonra da hizmet yapıyorum diye tavus kuşu gibi kabarıp fiyaka sat, piyasa yap!
Küçük kasabalarda insanlar "kara habercilik"e tutsak olmuş durumda...
Gürültü kirliliği yaratıyormuş, yersiz/gereksiz anonslar yurttaşı rahatsız ediyormuş yerel yönetimin umurunda bile değil.
Yüz yıl var, demokrasicilik oynuyoruz kendi kendimize...
Ne hak, ne hukuk...
Ne bilgi, ne deneyim...
Demokrasiyi de, hak/hukuku da, bilgiyi deneyimi de işimize geldiği şekilde ölçüp biçiyor, uyguluyoruz.
Yerel yönetimler demokrasinin ilk uygulama alanı ama, ne yazık ki bu birimler için eğitim veren bir kurum da yok.
Canı isteyen, cebi derin olan, siyasete heveslenen kimi kişiler aday olup bu birimlerin başına gelip oturabiliyor. Deneyim/bilgi; şinanay!
Sonra da bu alanlarda bilgisizlikten/denetimsizlikten bocalayan uygulamaları üzülerek, sıkılarak, öfkelenerek yaşıyoruz.
Siz hiç güne yerel yönetimin "Günaydın!.." dileğini duyuran bir anonsla başlamak istemez misiniz?