Kasım Gülek yaşasaydı...
Günümüzün siyaset yapan kuşağı -özellikle gençler- CHP'de genel sekreterlik yapmış olan Kasım Gülek'i bilmezler.
Bilmedikleri için de 14 Mayıs 1950 seçimi sonrası CHP'nin içine düştüğü ortamı da doğru yorumlayamazlar.
Neyse...
Siyasal tarihte "Demokrasi zaferi" olarak değerlendirilen 14 Mayıs 1950 seçimi sonrası büyük bir şok yaşanır CHP'de...
Niçin yaşanmasın ki?..
Dün iktidardınız, seçimi kazanacağınızdan emindiniz.
Bugün iktidardan düşmüşsünüz.
Hem de ne düşüş!..
Hani, insan bir konuda önceden tehlike sezer, önlem alır ya... Öyle bir risk de görünmüyordu. CHP seçim sonucundan emindi, kazanacaktı!..
Seçim öncesinde yeni dönem için başta eğitim, adalet, işsizlik, toprak reformu, sağlık, yol, su, elektrik vaadleri anlatılıyor, alkış da alınıyordu yurttaşlardan.
Bir de partide iktidarda olmanın güveni/rehaveti vardı tabii ki...
Ve partide alt-üst kademede "yağcılık" yaparak gününü gün yapan 14 Mayıs'taki seçimde esecek sert siyasal rüzgarı görmek istemeyenler.
Sonuçta CHP iktidar partisi iken, "anamuhalefet" partisi oldu.
Oluş, o oluş...
Ecevit'in kısacık dönemi hariç, hep "anamuhalefet..."
1950 seçimi yıkımı sonrasında partiyi derleyip toparlayan -İsmet Paşa da var tabii ki- Kasım Gülek oldu.
O günün koşullarında "çarıklı erkan-ı harp" yakıştırmasıyla Türkiye'yi köşe-bucak dolaşıp partisinin politikasını anlattı.
1950 seçiminin daha kötüsü 1954'te yaşandığı halde yine durmadan çalıştı.
Kasım Gülek'in bu hızlı ve de bitmez çabasını önlemek için iktidardaki DP'nin "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası" çıkardığını o günleri yaşayanlar bilir. Gülek'in gittiği illerde yurttaşlarla sokakta tokalaşmasına polisin müdahale ettiğini de...
Hatta toplantı yaptığı salonlardan hoparlörün sesinin dışarıdan duyulmasının da engellendiğini...
Diyeceğim o ki, bunlar mazi de kaldı, kimi CHP'liler bu gerçeği unuttular, ama unutulmamaları gerekir.
***
Şimdikilerin basın toplantısı düzenleme kolaylığı gibi bir düşünceye Kasım Gülek çoğu zaman itibar etmedi.
Yurttaşın ayağına gidip, derdini dinledi. Onların aşına, çorbasına birlikte kaşık çaldı.
Partisinin programını, yapacaklarını anlattı...
Şimdi işler kolay... Ankara'da çık TV'nin önüne derdini, itirazlarını anlat. Anlatırken de bir-iki celallen...
Oh, ne güzel muhalefet!.. Zaten söylediğin, yazdığın kontroldeki medyada süzgeçleniyor/filtreleniyor. Bundan haberin var ama umurunda değil. Çözüm de düşünmüyorsun. Git sağ kulağının üzerine yat kolaylığı...
CHP bugünkü "hantal anlayışı"ndan kendini kurtarmak durumunda...
Mutlaka yenilikçi ve mutlaka ama mutlaka "Atatürkçü çizgi"de politikalar üretme ve geliştirip söyleme dönüştürmek sorumluluğunu duymalı artık.
Yok öyle Ankara'dan kürsüye çıkıp "Üüürüüü üüüüü!.." deyip siyaset yapmak...
Bir de seçimden seçime yurttaşın ayağına oy dilenmeye gitmek...
Rahmetli Kasım Gülek yaşasaydı...
Bu partilileri CHP Genel Merkezi'nden içeri almazdı.