Aşırı gürültüye de mi alıştık?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Eskiden, normal düzeyde bir ses tonu ile konuşup, gayet de iyi anlaşan insanlar, günümüzde ancak bağırarak birbirlerini anlayabiliyor. Sanırım bu durum, çevresel gürültünün gün geçtikçe biraz daha artmasından kaynaklanıyor.

Gürültülü veya çok sakin ortamlarda yaşayan insanların ses tonunda bile göze çarpar bir farklılık var. Normal konuşmaların dahi gürültü halini aldığı ortamlarda, trafiğe çıkan bazı araçların, yüksek düzeyde yaydığı ses ise oldukça huzursuz edicidir gerçekten.

Özellikle yaz aylarının bunaltıcı sıcağından çok, artık trafikteki araçların gereksiz yaydığı kirlilikten rahatsız oluyor insan. Kışın aynı sorun yok mu? Var. Fakat yazın balkon ve pencerelerin sürekli açık tutulması ile bu gürültü kirliliği daha çok gösteriyor kendini. Gündüzün kavurucu sıcaklığının ardından gecenin serinliğinin tadını, araçlardan çıkan yüksek sesli müziklerin veya çoğu zaman gereksiz basılan kornaların bozması ise ayrı bir sorun oluşturuyor maalesef. Gece geç saatlerde, uykunun en tatlı aralığı diye tanımlanan değerli vaktin, oldukça gürültülü ses çıkaran egzoz sesleri ile bozulması ise toplumsal ahlaki kuralların hiçe sayıldığının bir başka göstergesidir ne yazık ki.

Her insan, bireysel olarak farklı özellikler taşıdığı gibi farklı zevklere de sahiptir elbette. Ancak bazı insanların sahip olduğu zevkleri anlamak da pek mümkün olmuyor maalesef.

Mesela abart diye tanımlanan ve araçlara tamamen keyfi takılan egzozlar, çevreye sadece gürültü kirliliği verme amacı taşıyor. Bu araçların, gerek çevreye gerekse de insan sağlığına zararlarından ötürü kesinlikle trafikten men edilmesi gerekir, hem de tamamen. Çünkü zorlayıcı bir yaptırım ya da bir ceza uygulanmadığı sürece, sadece uyarma veya kınamalar pek de yararlı olmayacak gibi. Hatta zamanla, bu tür vasıtaların oranında daha da artış olacak gibi gözüküyor.

Kırmızı ışıkta bekleyen bazı araçlar ise, yeşil ışık yandığı anda art arda kornaya basmak bir tarafa, adeta birbirleriyle yarışa giriyorlar. Sanırım o anda, birinin diğerini geçmesi bir marifet sayılıyor ki, öndeki araçtan sevinç çığlıkları yükseliyor bir anda. Çok tuhaf gerçekten mantıksal hiçbir açıklaması yok bu durumun.

Bu gibi çevresel gürültülerin, en azından bir nebze de olsa kabul edilebilir bir seviyeye çekilmesi, insanın beden ve ruh sağlığının korunmasının yanında, herhangi bir ortamda huzur ve sükûtun oluşmasını da sağlayacaktır aynı zamanda. Umarım herkes, toplu yaşam alanlarında bireysel zevklerini ikinci planda bırakıp, o doğrultuda yaşamayı öğrenir.

Aşırı gürültüye de mi alıştık?