Putperes Kral
Kralın tapındığı ve çok sevdiği bir putu vardı. Cahil, zalim, agresif olan bu kral bir gün sevdiği putuna ibadet ederken bir isteği olduğunu, eğer put onu yerine getirirse bunun şerefine kalenin önünden geçen üç kişiyi yakalayıp bu puta ibadet etmeye zorlayacağına dair yemin etti.
Aradan biraz zaman geçince kralın isteği gerçekleşti. Bunun üzerine kral adamlarını kalenin dışına gönderdi ve yoldan geçen üç kişiyi yakalayıp getirmelerini emretti.
Kralın emri doğrultusunda hareket eden askerler yoldan geçen üç kişi yaka paça huzura getirdiler. Bu üç kişiden birisi alim, birisi peygamber soyundan gelen biri, diğeri de bir fahişeydi.
Zalim kral, bu üç kişiyi putun önüne attı ve yemininden bahsetti. Hepsinin bu puta ibadet etmelerini emretti. İlk sırada alim vardı ve alim “Böyle zorunlu durumlarda din buna cevaz vermiştir. Bu putun karşısında eğilmem benim imanımı zedelemez. Bunun için takiyye yapacağım” dedi ve putun önünde eğildi.
Peygamber soyundan gelen asil ise, “Ben asil bir insanım. Benim damarlarımda peygamberin kanı dolaşıyor. Böyle asil bir kanı taşıyan ben putun önünde eğilsem bile bu benim inancıma zarar vermez” dedi ve o da eğildi.
En son fahişe kalmıştı. Fahişe krala dönerek “Ben ne eğitim alıp alim oldum, ne damarlarımda asil bir kan dolaşıyor. Ben kendi halinde günahkar bir kadınım. Bana ne yaparsan yap, ama ben göstermelik de olsa bu puta ibadet edemem. Bu taşın diğer taşlardan hiçbir farkı yok” dedi.
Bu söz üzerine zalim kral kendine geldi. Beyninde şimşekler çaktı. Bir anda aydınlandı. Yaptığı işin yanlış olduğunun farkına vardı. Hemen alimin ve asil kişinin başlarını vurdurdu. Fahişeyi ise ödüllendirerek serbest bıraktı.
Bu hikayeden bir çok ders çıkarılabilir. Buradaki alim ve asil kişi insanın egosunu temsil ediyor. Ego her yanlışa, her hataya bir fetva verir, bir açıklama getirir, bir kılıf uydurur.
Birisinin malına zarar verirsiniz ve hemen egonuz ona makul bir açıklama getirir. “O adam da eşyasını oraya koymasaydı” der. Sizin gibi düşünmeyen birisine sövmek, küfretmek önce vicdanınızı yaralar ama ego hemen ona da bir bahane bulur. “Bu adam vatan haini, bölücü, terörist” der.
Hikayedeki kadın ise insanın vicdanını temsil ediyor. Vicdan her zaman doğruyu söyler, olması gerekeni işaret eder.
Vicdan sabaha kadar sizi uyutmaz. Eğer sizde bir bozukluk varsa hemen egonun sözlerine kulak verirsiniz. Vicdanı susturmaya çalışırsınız.
Bir şey yaptığınızda akşam uyumadan önce vicdanınızı dinleyin. O size işin doğrusunu söyler.
Bir insan egoyu dinledikçe canavarlaşır. Vicdan sizi tevazu sahibi birisi yapar. Ego empati kurmaz. Empatiyi ancak vicdanla kurabilirsiniz. Menfaat karşısında 40 takla atan kişiler sadece egonun isteklerini yerine getirirler.