Her yaşta okunabilecek kitaplar
Her yeni kitap, insanı bambaşka hayatlar içine çekme, farklı karakterler ile karşılaştırma, değişik olaylar örgüsü ile birlikte ona yepyeni bir bakış açısı kazandırma gibi roller üstlenir.
Hemen hemen herkesin, gün içerisinde okuduğu bir roman ya da hikâye kitabının en az bir saat etkisinde kaldığı olmuştur diye düşünüyorum. Birbirinin neredeyse aynısı gibi geçen günlere, herhangi bir kitap, apayrı bir farklılık ve canlılık katıyor kesinlikle.
Yıllar önce, daha çocukken okuduğum bazı kitapları tekrar elime aldığımda, yine aynı heyecan ile okuyorum neredeyse. Bunlardan biri, her yaştaki insana hitap eden, oldukça sade bir dil ile yazılan, akıcı ve gayet sürükleyici bir anlatımı olan Paulo Coelho’nun, Simyacı adlı eseridir. Edebiyat dünyasında da değeri epey yüksek olan bu kitap, kesinlikle okunmaya değer bir eserdir.
Kitabın kısaca özeti: Ailesi tarafından rahip olması istenen roman kahramanı Satiago rahip olmak istemez, dünyayı gezmek isteyen birisi olmak ister ve ailesinin yanından ayrılır. Babasının ona verdiği parayla bir sürü alır ve yakın arkadaşları olan bu sürü ile yoluculuğuna başlar. Bir gece rüyasında Mısır piramitlerinde bir hazine bulacağını görür. Bu gördüğü rüyayı bir falcı kadına anlatır. Fakat kendisini tatmin eden bir cevap alamaz. Sürüsü ile yolculuğuna devam eder.
Mısıra gitmek için tüm sürüyü satar. Fakat limanda karşılaştığı bir Arap çocuğa tüm parasını kaptırır. Tekrardan para kazanmak için billuriyeci dükkânında çalışmaya başlar. Altı ayda tekrardan gerekli parayı kazanan roman kahramanı Satiago, bu arada simyacıyı bulmak isteyen bir adam ile de karşılaşır. Amacından vazgeçmeyen Santiago piramitleri görür ve kendi hazinesini bulmuş olur ve romanın sonunda da sizi bir sürpriz beklemektedir.
Diğer bir kitap ise yine tüm zamanların en iyi eserleri arasında yer alan, Franz Kafka’nın Milena’ya Mektuplar adlı romanıdır. Daha önce okumakla birlikte, yine okuma isteği duyduğum ve tekrar okuyabileceğim çok güzel bir eser.
Kitabın kısaca özeti ise: Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı Gazeteci Milena Jesenská'dan öykülerini çevirmesini ister. Kafka ile Milena'nın yollarının kesişmesine neden olan bu istek, hiç görüşemezlerse de bir ilişkinin başlangıcı olur. Milena'ya Mektuplar başlığı altında toplanan bu yazışmalar ise kısıtlı bir iletişimin tek aracı oluyor. Milena'ya Mektuplar adlı roman, aslında mektuplara örülmüş bir aşk romanıdır diyebiliriz.