Anadil ve siyaset dili krizi...
Kriz diye başlıyorum ve kimilerin dikkatlerini üzerime çekeceğimi biliyorum.
Ama yazmak durumundayım.
Başka tür açıklaması da yok çünkü...
Tabii ki ekonomik krizden de önümüzdeki günlerde söz edeceğim.
Sevgili okurum; gazetelerin-TV'lerin kullandığı dile dikkat ediyorsunuzdur kuşkusuz.
Kimi gazeteler ve televizyonlar -sanki- geçmişe özlemleri olacak ki, dünde kalmış, unutulmuş sözcüklerle. -akıllarınca- habercilik/gazetecilik yapıyorlar.
Saygısızlık!..
Gazeteler, dergiler, televizyonlar; okullardan sonra dilin en önemli mutfağı olma özelliği ve önemini taşırlar.
Dil, aile ocağında ve okullarda duru/genç beyinlere belletilir, günlük yaşamda kullanılır.
Benim gibi yaşlı grubuna, özellikle okullarda ana dilimiz Türkçenin özellikleri öğretildi.
Biz gençler de Türkçe sözcükleri günlük yaşamımızda, yazışmamızda kullanmaya özen gösterirdik hep.
Zaman su gibi akıp gitti.
Şimdilerde çoğu genç TV ve radyo haber sunucularının hakikat, muhafaza, iktisat, hassasiyet, mütekabiliyet, referandum gibi yabancı kökenli sözcükleri kullanmaları şaşırtıcı olduğu kadar üzücü...
Dikkatsizliğimizin bir örneği de; 6 sayısını "altı" olarak söylüyoruz, iş 60'a gelince "atmış" deyip çuvallıyoruz.
Dil konusunda kimi siyasetçilerin yarattığı gel-gitleri de hepimiz biliyoruz.
Türkçeyi koruma ve geliştirme; konuşurken özen gösterme heyecanı çok eskilerde kaldı.
Bu sabah, en az 60 yıldır okuru olduğum gazetenin birinci sayfa haberinde "Yurttaş" yerine "Vatandaş" sözcüğünü kullanan gazete yöneticilerine öylesine kızdım/öfkelendim ki...
Oysa, yarım yüzyıldan fazla zamandır okuduğum bu gazetenin anadilimiz Türkçenin kullanımı konusunda önceleri çok dikkat gösterdiğini iyi biliyorum.
O gazeteyi okumamın bir nedeni de bu özelliğiydi zaten.
Ne yazık ki bu özen de gitti.
Gazetenin birinci sayfasında "Vatandaş da iflas dalgasına kapıldı" başlıklı haberin içeriğinde bu kez "vatandaş" yerine "yurttaş" sözcüğü tekrar-tekrar kullanılmış...
Haber ile aşure nasıl yapılır bu haberde var.
Muhabirin özensizce yazdığı haberi yazı işleri görevlileri; hiç okumadan gazete sayfasına koyarken kafaları -belki de- ekonomik krize takılmış olmalı.
Kişi sözcüğü yerine "şahıs", süre sözcüğü yerine "mühlet", yurttaş sözcüğü yerine "vatandaş"... kullanan gazeteci geçmişte yaşıyor anlaşılan.
Şu anda; Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetimizin 10. Kuruluş yıldönümündeki "Yurttaşlarım!.." diye başlayan içtenlikli söylevi kulaklarımda çınlıyor.
Dil konusuna öncelikle ülkeyi yönetenlerin ve de yönetmeye aday olanların özen göstermesi gerekir.
Anadili koruma, geliştirme ve kullana siyasetçiler için de "ulusal görev"dir ayrıca.
***
Günün ekonomik sorunları varken dil konusunu önemsemek...
Siyaset dili krizi yaşanıyor ülkemizde.
Birbirimizi daha iyi ve de çok anlamak için "anadili" kullanma bağını güçlendirmeliyiz.
Hele de siyaset dilinin kirliliği tüm yaşama bulaşmışken...