İnsan değişiyor ama...
Dünyayı paylaşan insanlar, "günü gün eder" bir anlayışla yaşayıp gidiyorlar.
Yarın nasıl bir yaşam olacak?
Düşünen çok az...
Çoğunluk "Harika vurup, harman savurma" peşinde.
Dünyanın safasının/mutluluğunun peşinde koşar oldu insanlar.
Değişim peşinde koşup kendine farklı dünyalar yaratma hevesi/isteği giderek kabarıyor. Böyle bir "farklı dünya" yaratma heyecanına kapılanlar daha çok kazanıp mutlu olma algıları için dünyanın düzenine dinamit attığı, dinamitlediği de bir gerçek.
Savaşlar... Yıkımlar...
Sanayileşmenin yarattığı tahribat, ısınma...
Gürültü ve çevre kirliliği.
Daha nice olumsuzluklar...
Hepsi "insanın kendi bindiği dalı kesmesi" değil mi?
Yaşadığım çevrede iklim değişikliğinden doğan/kaynaklanan farklılıkları gözlemliyorum.
Önce kestane ağaçları kurumaya başladı.
Elma, armut, erik, şeftali ağaçları acayip bir değişim yaşıyor. Kış mevsiminde "zamansız" çiçek açıyor. Tabii ki bu erken çiçek açma sonucu meyve de vermiyorlar.
Dert değil, çünkü pazarda var.
O nedenle bu olumsuzluk dikkat çekmiyor. Bölgeye özel yerel ürün türleri tükeniyor.
Kime dert?
Kuşlara da bir hal oldu.
Çevremde -Belki sizin de- artık serçe kuşunun o yaşam heyecanı dolu cik cik seslerini duyamıyorum. Sanki çekip gittiler.
İklim değişikliğinden ötürü olacak; birkaç yıl önce gelen kumru kuşları da kayboldu.
Güvercinler de sayısal anlamda azalıyorlar gibi...
Havada uzun süre hiç kanat çırpmadan dolaşıp av gözetleyen atmacalar da yok.
Dikkatinizi bu noktaya çekmek isterim. Gözlemler misiniz lütfen... Göçmen kuşlar eskisi gibi, gelip kısa süreliğine olsun, konuğunuz oluyorlar mı çevrenizde?
Kargalar farklı... İnatçılar... Ama onlarda da gözle görülür bir azalma var.
İklim değişikliğinin neler getirdiğine her yağmur yağışında tanık oluyoruz.
Hem de acılar/üzüntüler yaşayarak...
Yaşım gereği biliyorum, bu ülkede eskiden hortum olayı hemen hemen hiç yaşanmazdı.
Seylap/taşkın olayı dağda/bayırda olurdu. Şimdi her yağmur yağışında kent merkezlerinde yaşam felç oluyor. Hatta ölüm olayı bile yaşanıyor.
Doğal afetler... Fırtına... Hortum... Yağmur... Yıldırım...
Yaşamın doğallığı oldu çıktı. Batıda gelişmiş/kalkınmış ülkeler bile doğal afetlerin önünü alamıyor, kesemiyor. Sadece gelecek bir doğal afeti önceden haber alıyor ve o çevreden kaçıyor.
Bu kaçış nereye kadar?
Günümüzde insanlar birbirlerini yemeye, birbirlerini yok etmeye doymuyor. Özellikle kalkınmış topluluklar geri kalmış olanların yaşam alanlarına tecavüzü kendilerine bir hak olarak görüyor, biliyorlar
Gelelim ülkemizdeki iklim değişikliğine...
Daha önce de bu sütunda belirtmiştim. Kimi tarım ürünlerimizde görünen hastalıkların iklim değişikliğinden kaynaklandığı kanısında değilim. Bir zamanlar (1950-60) Türk tütünün dünya rekabet gücünü kırmak isteyenler "mavi küf" hastalığını nasıl bu topraklara bulaştırmışlarsa; aynı oyunu şimdi diğer tarım ürünlerimizde de oynuyorlar.
Fındık bunların en başta geleni...
Evet, iklim değişikliğinden doğan olumlu/olumsuz gelişmeleri birlikte yaşıyoruz.
Tarımda yaşanan olumsuzlukların ürünlerimize açılan bir 'biyolojik savaş"ın sonucu olduğuna inanıyorum.