YSK ne kadar övünse azdır
Fazlaca demokratik olmasa da ortada yeni yapılmış bir seçim, YSK’ya adaylık başvuruları kabul edildiği için vekil seçilenlerin bir şekilde meclise girmelerinin engellenmeye çalışıldığı saçma sapan bir süreç yaşıyoruz.
Ben gerek Hatip Dicle ve KCK davasından yargılanan BDP’li Selma Irmak, Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, İbrahim Ayhan, Gülser Yıldırım, gerekse de Ergenekon sanıkları Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan için verilen veya verilecek kararları, kendini demokrasinin üzerinde görmeye alışmış bazı kurumların işgüzarlığı olarak görmeye zorluyorum kendimi.
Ancak, genel kanı hiç öyle değil.
Konuştuğum herkes, bunları Tayyip emrediyor ve yaptırıyor diyor.
***
Dün ana haber bültenlerinin önemli bir bölümü, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesine karar veren YSK’nın protesto gösterilerine ayrılmıştı.
Sokaklardaki kalabalığa su sıkan ve göz yaşartıcı bomba atan polisleri, savaş meydanı haline gelmiş sokakları ve kepenkleri kapalı dükkanları içim acıyarak seyrederken,
Yüksek Seçim Kurulu yarattığı kaos ile ne kadar övünse azdır dedim.
Türkiye’yi, bir çatışma ortamına itip, geriye çıkıp seyretmek nasıl bir vicdansızlıktır, anlamak mümkün değil.
***
Özel yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcıları’nın Hatip Dicle’nin ardından KCK’dan yargılanan 5 BDP’li vekilin daha tahliye istemini reddetmesinin ardından görünen o ki seçimde meclise 36 milletvekili sokmayı başaran BDP epeyce tırpanlanmış olacak. Diğer yandan CHP 2, MHP bir eksik vekille devam etmek durumunda bırakılacak.
Bu eğer iktidar partisi ile hukuk arasındaki paslaşmanın sonucu gelinen bir netice ise, bırakın boykot moykotu, ülkeyi terkedip gitmeyi gerektirecek kadar trajedik bir durumdur.
Bu haksızlık ortadan kaldırılamadan yola devam edilmesi AKP’nin yüzde 49.8’lik oyuna en büyük lekeyi ve gölgeyi düşürür.
***
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen’in görüşüne göre soruna meclis çatısı altında bir çözüm bulmak mümkün.
AKP eğer isterse bu çözümü üretebilir ve ülke kaostan kurtulup, yoluna devam edebilir.
Zaten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Haberal ve Balbay’ın tahliye talebi üzerine ortaya koyduğu tepki ve ‘Arkadaşlarımız meclise gelip, görevlerinin yapacaktır’ şeklindeki temennisi de bu saçma sapan uygulamanın sona erdirilebilmesinin mümkün olduğunun ipuçlarını veriyor gibi.
***
Şimdi, bu olayda dahli var veya yok, ancak kesin olan bir şey var ki o da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve yüzde 49.8 oy oranı ile meclise girmiş AKP’nin kucağında nur topu gibi çözülmesi elzem bir krizin olduğudur.
Bugün yaşanan sürecin müsebbibi kim olursa olsun, eğer çözüm üretilip seçilen insanlar meclise giremezse ihale olduğu gibi AKP’nin ve Erdoğan’ın omuzlarında kalacaktır.
İşte bu yüzden ben AKP’nin çözüm üretmek zorunda olduğunun bilincini taşıdığını ve mutlaka çözüm üretilmesini sağlayacağını düşünüyorum. Umarım yanılmıyorumdur!