Yemek masasından doymadan kalkınız
Gıda sektöründe neler oluyor? Kontrolsüzlüğün yarattığı bir tehlike ile karşı karşıya mıyız?
İşaretlere bakarsanız -belki de bilgisizlikten- beslenirken harakiri yapıyoruz. Neyi tüketeceğimizi şaşırır noktaya geldik bu yüzden.
Kırmızı ette şarbon tehlikesiyle karşılaştık.
Nedeni de, ithal etten kaynaklı bir durum...
Beyaz ette tehlike varmış... Katkılı besin maddeleri kullanımı beyaz ette tehlike yaratıyormuş...
Domates ve benzeri kimi sebzelerde de aynı tehlikeli durumun yaşandığını medya haberlerinden öğrendiğiniz zamanlar oldu. Bu nedenle tarım ürünleri ihracatında hala sorunlar yaşıyoruz.
Narenciye türlerinden mandalinalar da bir hal oldu. "Obez mandalina" diyesim geliyor. İri iri mandalinalar... Her biri eskinin üç mandalinası büyüklüğünde...
Bugün yeni bir yasaklama daha öğrendim bu konuda... Yıllardır kendi kendimi zehirleyip, habersizce bir tür harakiri yapıyormuşum meğer.
Rusya yasaklı maddeler tespit ettiği gerekçesiyle önemli bir firmamızın süt ürünlerinin ithalini yasaklaması kendi açımdan şaşkınlık yarattı üzerimde.
Yıllardır süt ürünlerini zevkle tükettiğim önemli firmanın böyle bir hata yapması elbette af edilir olamaz. Her durumda içte çokça tüketilen ve ihracı yapılan bir ürünün kontrolde sağlık için tehlike içermesi ticarette büyük kusur/ayıp; bir de ihracatta bunun ülkenin yüzüne vurulması da ayıptan öte suç...
Hayvan besiciliğinde aşırı ilaç kullanımının bu hayvanların ellerini tüketen insanlarda antibiyotiklere karşı direnci artırdığını yaşanan ihracat krizleri öğretti bize.
Oradan hala ders çıkarmamışız anlaşılan...
Şimdi de hastalanan süt hayvanına erken iyileşmesi için antibiyotik içeren ilaçlar verilince böyle bir sorun ortaya çıkmış.
Süt ürünlerinde her hangi bir sağlık sorunu yaşamak istemeyen -dahası insan sağlığını güvenceye almak isteyen- AB, 1997 yılında antibiyotiklerin hayvanlarda gıda takviyesi olarak kullanımını yasakladı.
Kısacası, hayvan besisinde; antibiyotik katkılı gıda takviyesi kullanılması yasak...
Buna karşın hastalıklı hayvan için ilaç kullanımı ise aşırıya kaçmamak kaydıyla serbest... Burada dikkat edilecek konu, süt amaçlı hayvanlarda ilaç kullanımı önerilmiyor.
Yani, Rusya ithal edeceği ürünlerde mutlaka bir mahzur görmüştür ki, alımı yasakladı.
Şimdi yasakladı da ne oldu?
Eski huy... Teneşirde çıkar ancak.
Bu arada olan bana ve benim gibi düşünenlere oldu.
Kuşku duyduğum hiç bir gıda maddesini tadımlık da olsa almam. Sözünü ettiğim firmanın -sık sık markete gitmeyeyim diye- aldığım dört kutu beyaz peynirini çöpe attım.
Kızdım, biz niçin böyleyiz diye?
Sağlığımız konusunda dikkatli davranmadığımızın haberlerini gazetelerden okuyoruz.
Avrupa'nın İngiltere'den sonra ikinci obez ülkesi olmuşuz.
Tabii ki, abur-cubur ne bulursa tüketen bir toplumun sonu bu olur.
Şimdi beyaz peynir konusunda yaşadığım hayalkırıklığı ile başbaşayım.
Peyniri nerede bulursam o an tüketmek isterim. Belki bu benim mesleğimden gelen bir alışkanlığımdan kaynaklanıyor.
Gazetecilik yaşamım boyunca her sabah işe gelirken bir francala ekmeği ve yeteri kadar da Kars kaşarı alırdım. Çalışma sırasında atıştırırdım.
Çalışma arkadaşlarım bu durumumu bildiklerinden çekmecemi açar, onlar da arada bir gelip ekmek, peynirle açlıklarını ertelerlerdi.
Kimi zaman da simit-kaşar peyniri...
Zaten gazetecinin yemeği bunlar...
Niçin konuyu uzattım. Diyeceğim o ki; sağlıklı/dikkatli beslenen sağlıklı olur.
Süt ürünlerinde yaşanan her olumsuzluk; insan sağlılığını direkt etkileyebiliyor. Hele de bu konudaki üretimde dikkatsiz davranılırsa...
Rica ediyorum. Yediklerinize, içtiklerinize dikkat ediniz.
Bu arada yemek masasından doymadan kalkınız, derim.