Af ve siyasal barış...
Gazeteler, Türkiye'de cezaevlerinin doluluğuna dikkat çekiyor. Aynı konu TV haber sunucularının da dilinde...
Siyasetçinin biri; bu doluluğa dikkatten çok, tutuluların kimilerinin af edilmesi için habire dil döküyor.
"Kader mahkumları" diyor, af olayına duygusallığı da ortak etmeye çalışıyor.
Af, ülke genelinde konuşulan bir konu değil bugün...
Sadece siyasetçinin biri tarafından ısrarla gündemde tutulmaya çalışılıyor.
Öyle de görünüyor ki; günün siyasal koşullarında af işi giderek "sallanan diş" durumuna gelecek...
Yani, "sallanan diş çekilecek!.."
Bunun için kamuoyunun hazırlanması gerekiyor.
O da siyasetçinin feraseti... Bugün af konusuna uzak duranlar, bakarsınız yarın sıkı bir af taraftarı olurlar.
Olmaz deyip, ofsayta düşmeyin sakın...
Önceki seçimlerde "erken seçim yok!" deyip, sözünde durmayan ben değildim.
Bizde kimi siyasetçilerin "sağ gösterip, sol vurma" gibi bir ayarsızlığı olduğunu da unutmayalım, bu arada...
Siyasetçi af istiyor... İstiyor da bunun gerekçesi cezaevlerindeki doluluk ise bu isteğin isabetli olup-olmadığı tartışılmalı önce...
-Ceza evleri lebalep dolu, af yapalım!..
Böyle bir görüşle yapılacak af; toplumsal bir yarayı tedavi değil, yarayı azdırmak olmaz mı?
Cezaevlerinde tutuklu kalıp af edilerek tekrar ortak yaşama katılan insanlardan kimilerinin kısa süre sonra suç işleyip geri döndüklerini görmedik mi?
Burada cezaevlerinin; hükümlüleri "ortak yaşama" tekrar kazandırma ortamı yaratıp-yaratmadığı konusu gündeme geliyor.
Yaşanan olaylara bakılırsa böyle bir iyileştirme ortamı yeterli şekilde sağlanamıyor.
Tam da bu durumu doğrulayan bir örnek verelim: Kimi aileler kafeste besledikleri kuşları uçup kanat idmanı yapsın diye oda içinde havalandırmaya çıkarır. Kafes yaşamına alışmış kuşlar, fırsat bilip kafesten dışarı fırlar ama bir süre sonra kafesine döner. Bu havalandırma işi, ileri günlerde yinelendikçe kuşun her seferinde daha erken kafese döndüğü görülür.
Cezaevlerinin tutuklular açısından bir eğitim/öğretim dönemi olarak yaşanması gerektiği unutulduğunda; onların normal yaşama dönüşlerinde yaşayacakları sorunları unutmuş oluruz.
Cezaevlerinde tutuklular arasında yaratılacak sosyal aktiviteler onları normal yaşamdan kopmalarını önler.
Bu aktivitelerin en başında spor gelir. Bu yoldan cezaevleri arasında sportif karşılaşmalar yapılarak tutukluların normal yaşama dönüşüne hazırlık yapılabilir.
Cezaevleri arası bilgi yarışmaları...
Mesleki kurslar...
Kitap okuma yarışmaları...
Şiir, kısa öykü, deneme yazma, resim, karikatür, musıki kursları vb. ruhsal dinlenmeyi sağlayacak etkinlikler yaşayıp cezaevinden çıkacak insanların yaşama uyumda zorluk yaşayacağını düşünemeyiz.
Bugün ülkemiz cezaevlerinde sözünü ettiğim kültürel, sanatsal etkinliklerin gerçekleştirilme olanağı nedir bilemiyoruz.
İçeriden çıkan her insanın cezaevinin koşullarından yakınması bu ıslah kurumlarının yetersiz olduğunu gösteriyor.
Cezaevlerini siyasal amaçlar için af yoluyla boşaltalım!
Bahane olarak doluluk durumlarını gerekçe gösterelim...
Ama unutmayalım ki; toplumsal yaşamın ayarlarıyla oynamak, yeni yeni cinayetler, yeni tutuklular yaratmak olur.
Bugün ülkenin en büyük gereksinimi giderek boyut kazanan "siyasal barış"a gereksinimi var.