“Demokrasiler, iktidarların sözcüklerden korkmadığı rejimlerdir”
Bu güzel demokrasi tanımı, Türkiye’yi uzun yıllar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde başarıyla temsil eden eski yargıcımız CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen’e ait.
Türmen, “Basının korkutularak otosansüre yol açılmasının da AİHM açısından ciddi bir ifade özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirildiğini söylüyor bir yazısında.
Mevcut durumda, otosansür eşiği de aşılıp, iş gazete kapatmaya kadar gittiğine göre artık siz düşünün bu rejimin ne olduğunu?
AİHM kararında, “İfade özgürlüğü sadece zararsız ve lehte olan düşünceleri değil, aynı zamanda rahatsız eden, şoke eden ifadeleri de kapsar. Demokratik bir toplumun dayandığı çoğulculuk, hoşgörülülük, açık fikirlilik bunu gerektirir. Siyasetçileri eleştiri sınırları daha geniştir” diye son derece açık ve net ifadeler kullanıyor.
***
Sabah olarak bizim de üyesi bulunduğumuz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Özgür Gündem Gazetesi’nin bir ay kapatılma kararı üzerine dün bir açıklama yaparak, “Terörle Mücadele Yasası, gazetecilerin kolayca terörist sayılmasını sağladığı gibi gazeteleri de terör aracı olarak nitelendiriyor” diye tepki gösterdi.
Demokratik ülkelerde yayın organlarına kapatma, toplatma ve para cezası gibi yaptırımların uygulanmasının savunulamayacağı belirtilen açıklamada, “Özgür Gündem gazetesinin kapatılması basın ve ifade özgürlüğüne aykırıdır. İleri demokrasi anlayışı ile bağdaşmayan bu kararı basın özgürlüğüne vurulmuş yeni bir darbe olarak değerlendiriyoruz” ifadelerine yer verildi.
***
24 Mart tarihli sayısında, Kürt sorunu için “Çözüm de belli muhatap da” başlığını kullanan Özgür Gündem Gazetesi’nin kapatılmasına hangi haber ve yazıların gerekçe olduğu belirtilmediği gibi, Yargıtay’ın atıfta bulunduğu AİHM kararlarını dayanak göstererek itiraz eden gazete avukatlarına, “Terörle mücadele ediyoruz, AİHM’e gidin, parası neyse veririz” diye yanıt verilmesi de enteresan.
Zira böyle bir yanıt, hukuki nitelikten yoksun, siyasi bir yanıttır.
***
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, daha önceki gazete kapatmalarla ilgili olarak verdiği kararda, “Yerel mahkemelerin kendilerine tanınan sınırlı takdir yetkisini aştığını ve basının demokratik toplumun gözlemcisi rolünü gerekçesiz sınırlandırdığını” söyleyerek, “Gazetelerin tamamının ileriki basımlarını yasaklamak, demokratik bir toplumda ‘gerekli’ olan sınırlama kavramını aşmış ve sansür boyutuna ulaşmıştır” şeklinde, Türkiye’nin ifade hürriyetini ihlal ettiği sonucuna vardığı kararının içtihat oluşturması da Özgür Gündem’in kapatılmasını engelleyemedi.
***
Başbakan Erdoğan, basın üzerindeki baskılarına, “Bu gazeteleri almayın” diye çağrı yaparak başlamıştı.
Sonra kendi yandaşlarını medya işine soktu.
Ardından açık açık, “Ne yapayım, köşe yazarlarına hakim olamıyorum diyemezsin. Sen bunun sorumlususun diyeceksin. Köşende yazanın maaşını sen veriyorsun” diyerek, medya patronlarının kulağını çekti.
Zaten geçmişleri pek de temiz olmayan, geçmişte askeri darbelere yardım ve yataklık etmekle suçlanan medya patronları, milyar dolarları bulan vergi cezaları karşısında, çıkarlarının daha da zarar görmesinden korkarak, iktidarı eleştiren köşe yazarlarını kapı önüne koyup, akıllı uslu, suya sabuna dokunmayan yayınlarla asıl işlevinin dışına itilip, pasifize edildi.
Sonra, gazetecilerin tutuklanması geldi gündeme. Teker taker aldılar içeriye, almaya da devam ediyorlar. Halen 100 civarında gazeteci tutuklu yargılanırken, Başbakan, “Onlar gazeteci değil terörist” diye yargıdan önce hüküm verdi.
***
Şimdi, Özgür Gündem Gazetesi hakkında bir ay kapatma kararı verilmesi noktasında, Türkiye ne yazık ki hızla, “İktidarın sözcüklerden korktuğu bir rejime” doğru hızla yol alıyor.
.