Çalışan paydaşın kaygısı...

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Çalışanların başlıca dertlerinden biri onlar üzerinde kurulan baskıdır. Baskı kurmak için “Yallah, tazyik, teptir gayrik” gibi sloganlar çok kullanışlı olabilir.

Karşı tarafı bastırmak için sloganlar yanında başkaca sözel taktikler de revaçta -  

Misal taktiği... “Bak sana yapmadığın takdirde başına gelebileceklere ait birer örnek vereyim.” ... “O mu bu mu?” taktiği... “Ya rızayla ya da zorla (cebren) olacak ama mutlaka yapılacak. Tercih senin.”... Misil taktiği... “Ne yapmazsan ben de iki mislini yapmam.”.... Israr taktiği... Bıkmadan usanmadan sürekli istenir. İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara olur.... Yukarı pas atma taktiği… İsteğin asla kırılmayacak olan büyüklerden geldiği anlatılır.... Al gülüm ver gülüm taktiği… Yapılan iyiliklerin karşılıksız kalmadığı söylenir... Koalisyon taktiği.. Ortak çıkarlar uğruna bir araya gelmekte sakınca yoktur vaazı verilir... Ayağını yerden kesme taktiği…  Karşıdaki kişi önce havaya sokulur, sonra olmayacak istenir... Aklın yolu bir taktiği… Mantıklı açıklamalar yapılır, gerçekler ortaya konur... İlham verme taktiği… Duygusal tarafına hitap edilir, temel değerlere ve idealle atıf yapılır, özgüven artırılır... Yukarı akıl sorma taktiği… “Bakalım bu konuya yukarıdan ne diyecekler?” diyerek icazet alınması ihtiyacı anlatılır.  

Bunun altında kalmak istemeyen çalışan da üstüne güçlü imaj yansıtmak için muhtelif karşı - ilkeler benimser –

İlke 1 – Sırtını güce daya… Güçlü insanlarla beraber görün veya onların adını kullanarak etrafa onlara yakınmış izlenimi ver, onlara rahat bir koltuğa gömülürmüş gibi çekinmeden yaslan.

İlke 2 – Safına kat veya harca… Başkalarının ya kucakla ya da imha et. Aşağıladığından kişilerden bir an önce kurtul yoksa sana karşı ortak cephe açarlar.

İlke 3 - Böl ve yönet… İngilizlerin her yerde başarıyla uygulayabildikleri bir siyasettir. 

İlke 4 - Bilgiyi çarpıt… Bırak karşı taraf yanlış bilgiyle rota tutsun.

İlke 5 – Flaş başarılar sağla… Çarçabuk alınacak sonuçlar güven oluşturur. Flaş başarılar daha güç ve uzun sürecek işlerde gücüne güç katar.

İlke 6 - Borç çetelesi tut ve kullan… Akıl defterinin bir yanında başkalarına yaptığın iyiliklerin çetelesini tut, zamanı gelince unutulma ihtimalini ortadan kaldırmak için karşının bilgisine sun.

İlke 7 – Kendini kazığa bağlama… Kendini bağlayıcı, hareket alanını daraltacak kararlar alma. Kararları sürüncemede bırakılırsa karşı taraf sustada durur. 

İlke 8 - Yavaş gel, molla desinler. Adımları birer birer at. Acele işe şeytan karışır.

İlke 9 – Her krizin anını kullan… Kriz yoksa sen bir tane yaratıver. Her kriz bir tehlike yaratır ama beraberinde o denli de büyük fırsatlar yaratır. Kriz gibi fırsat hiç kaçar mı?

İlke 10 – Akıl değil mesafe al… Akıl isterken dikkatli ol. Karşı tarafı olur olmaz kararlara katmak gibi bir tuzağa düşme, aksine özellikle bazı kararlarda dışarıda tut ki senin gücünün anlasınlar.

Bunun ötesinde hiçbir yerde yazmayan ama her yerde geçerli olan bazı öğütler çalışanlar arasında kulaktan kulağa dolaşır -

Boş oturuyor olsan bile başını kaşımaya zaman bulamayacak kadar meşgul görün... Bir işi yüzüne gözüne bulaştırma riskine karşı peşinen bir kurban peyle.... Karar vermeden önce üstüne haber ver, sonradan şaşırıp bozulmasın... Performansını rakibinin yalnızca bir adım önünde tutarsan bahane üretmene gerek kalmaz.... Geçmişte yaptıklarını gelecekte yapacaklarına teminat göster, geçmişte kayda değer bir başarın yoksa hemen kocaman bir top beyaz sayfa aç.... Her zaman bir tepeye tırmanmanın mutlaka diğerlerinden çok daha kolay bir yolu vardır... Orta sahada yapılan etkili yan paslarla vakit geçer, atılmaz gol; kendi kalene yakın çok oynasan gol yersin bol.... Bir yöneticinin üstün politika becerisi kıdeminden anlaşılır... Her “çıkışın bir inişi” vardır. İnişe geçememiş olanlara önemli not – Çıkış tamamlanmayınca iniş olmaz. İnişe geçmek için yeterince yükseklik kazanmak gerekir.... Birinin yoldan çıkması, bozulması, kayması gibi ihtimallere karşı ikinci bir çekiciyi – hami -  yedekle.

Satır aralarında ve cümle arkalarında saklı sözler yönetenlere bir nebze de olsa esneklik kazandırır, çalışanlara anlamlı mesajlar verir 

“Bak bu sana iyi bir fırsat çıkardı,” cümlesinde “Al sana bir sorun çık çıkabilirsen içinden!”... “Bir kaç noktada aynı kanıda değilim,” cümlesinde “Önce bana danış sonra konuş!”... “Biraz daha açar mısın?” cümlesinde “Ne diyooon sen be hemşerim?” ... “Biraz esneklik göstermelisin,” cümlesinde “Oynaşmada sana söyleneni yap, be adam!” ... “Bu fikri birçok kişiye satmalıyız,” cümlesinde “İş tersine dönerse suçlayacak birilerini işe ortak etmeliyiz!”... “Epeyce zaman harcadığın belli oluyor!” cümlesinde “Her tarafı dökülüyor, bir şeyler yapmışın ama işe yaramaz!”... “İnsan satın alırken kazanır,” sözünde “İstediğini almıyoruz!” ... “İyi ki sordun,” cümlesinde “Şimdi sana Hanya ile Konya’yı göstereyim de aklın başına gelsin.”... “Katma değeri yüksek olmalı,” cümlesinde “Benim payıma ne düşüyor?”... “Kaynaklarımızı çok idareli kullanmalıyız,” cümlesinde “Bu hafta sonu plan yapma işe geliyorsun!”... “Yöntemlerimizi gözden geçirmeliyiz!” cümlesinde “Olmaz!” anlamları saklıdır.

Southwest Havayollarının uçak kalkışı öncesinde yolculara yapılan anons içinde bir ifade kullanılırmış - [i] – “Sevgilinizi terk etmek için elli yol bulabilirsiniz ama bu uçaktan çıkmak için sadece altı tane kapı vardır.”

Neyse ki çalışanlar için zor durumlardan kurtulmanın altıdan çok çıkış kapısı bulunuyor. Bunlardan bir kaçına değineyim -  

Bir işi nasıl yapılacağı bilmiyorsan yerine yapacak birisini güçle donat... Hiç bir şey için “başarısız veya yanlış yapıldı,” sözünü sarf etme, “müspet bir öğrenme deneyimi geçirdik,” deyiver.... Nasıl işlediğini bilmediğin, içinden çıkamadığın her şeye süreç diyebilirsin.... Nasıl yapılacağı hakkında en ufak bir bilgin yoksa “ilginç bir kendini gösterme fırsatı” diye geçiştir.... Ne olduğunu bilmiyorsan sonuna... Meselesi sözcüğünü ekle.... Yapmaya değer olup olmadığın kestiremiyorsan “denemesi isteğe bağlı!” önerisinin sunmak yerinde olur.... Zor bir durumla karşılaşınca basit bir soru sorarak sorunu kolayca çözülebilir bir düzeye indirge – “Bu durum karşısında Tom Miks, Konyakçı, Doktor, Suzy; Çelik Bilek, Avukat Konoli, Pecos Bill, Calamity Jane, Red Kit, Dalton Biraderler, Rin-Tin-Tin, Maskeli Süvari, Tonto, Köşe başındaki market sahibi ne yapardı ?”... Çözemediğin her sorunu bir kâğıdın üstüne yazıp Bekleyen işler dosyasına özenle yerleştir. Dosyanın üstünde kırmızı kalemle, kalın harflerle “Yangında en son kurtarılacak!” yaz... Bir işin içinden çıkamaz isen suçu çekinmeden en son işten atılan veya en son istifa eden kişiye yükle.... İş zamanında bitmeyince ve niçin bitmediğine dair hesap sorulması ihtimali artınca laf gelmeden sen lafı giydir - “Gereğine uygun bir şekilde son derece titiz bir çalışma yapıyoruz.”... Yağcılık yaptığın anlaşılıp oklar sana yönelince hemen sen üste çık ve “işbirliğimizi çekemeyenler var!” deyiver... Başkalarının egemenlik alanlarına yani çöplüklerinde ötmek zorunda kalırsan  “inisiyatif kullandım” demeyi dene... Kuralları çiğneyince derhal “Her şeyi kuruluşun selameti için yaptım!” diye kendine kahramanlık payesi çıkarıver... Kabul edilebilir görgü kuralları sınırlarını aşınca “Özgün davranış göstermek durumunda kaldık!” deyiver... Tamamen tesadüflere bağlı bir başarı sağlayınca “Gece gündüz demeden çok çalıştık, ama mutlu sonuca da ulaştık,” gibi yuvarlak sözlerle hemen başkası sahip çıkmadan şansı kendine mal et ve puanları kaptırma.... Bir işte istenen elde edilemedi, açık arayla kaybettik saldırıları başlayınca ve eleştiriler ayyuka çıkınca “En iyi ikinci sonucu elde ettik!” diyerek sportmenliği ön plana çıkar, bir işi yüzüne gözüne bulaştırınca “Uzun soluklu çalışıyorum,” diye üste çık.

Bir zehrin panzehirini en iyi onu tedavi edenle, ondan zehirlenen bilir.  

Çalışan paydaşın kaygısı...