Boş kayık tekniği
Zen okulunun en büyüklerinden birisi olan Lin Chi gençliğinde tekneleri çok severmiş.
Anılarını şöyle anlatıyor. “Teknelere bayılırdım. Tekneyle göle açılır saatlerce, günlerce gölde dolaşırdım. Bir seferinde gece karanlığında gözlerimi kapattım ve meditasyon yapıyordum. Akıntı aşağı doğruydu.
Bir teknenin benim tekneme gürültü ile çarptığını hissettim. Gözlerim kapalı olduğu için ilk anda şöyle düşündüm. ‘Birisi teknesiyle geldi ve benim tekneme çarptı’. Anında içimde bir öfke belirdi. Hışımla gözlerimi açtım ve bana çarpan adama haddini bildirecekken birden bire donakaldım. Çünkü bana çarpan tekne boştu. Akıntı onu benden tarafa sürüklemişti ve o da benim tekneme çarpmıştı. İçimdeki öfkeyi boş bir tekneye boşaltamazdım. Yeniden gözlerimi kapattım. İçimdeki öfkeye doğru yüzdüm. Öfkeyi daha yakından tanımaya çalıştım. Nabzımın atışını, yanaklarımdaki sıcaklığı hissettim. O günden sonra o boş kayık benim ustam oldu. Artık birisi gelip bana tosladığında, hakaret ettiğinde diyorum ki ‘Bu kayık da boş’. Sonra gözlerimi kapatıp içimdeki duygulara doğru gidiyorum.”
Trafikte birisi size güya hakaret ediyor. “Boş kayık” deyip geçin.
Çünkü içinde adam olsa gelip sizinle tartışmaz, kavga etmez, size hakaret etmez. Çevrenizde ruhsuz dolaşan o kadar beden var ki, işin hakikatini görseniz inanamazsınız. Biz iki ayak üzerinde dolaşan bedenlerin içinin dolu olduğunu sanıyoruz. Öfkeni boş tekneye boşaltamazsın, ölü bedene boşaltamazsın. Gerisin geriye içine yönel, öfkeni tanımaya çalış. O zaman öfken anında kaybolur. Kızgınlığın, acın, nefretin yok olur.
Her duygu için bu tekniği kullanabilirsin. Öfke, kin, nefret senin içinden doğdu. Onu bastırma, onu saklama, onu boşalt. Kaynağa geri gittiğinde kendiliğinden yok olur, biter, söner.