Patronu patron yapan
Patronların herkes gibi iki gözü, iki kulağı bir ağzı var, günde üç öğün yemek yiyorlar, günde 24 saate sahipler. Patronu patron yapanın, bu vasfı taşımayanlar kişilerde menkul olmayan bazı özellikler olduğunu sanıyorum.
Patronun kafası farklı çalışır...
Bir tarihlerde Amerikanın en büyük çiklet firmasının sahibi R. Wrigley uçakta yolculuk ederken yanında oturan genç yönetici onu tanır. Bir fırsat bulup Mr. Wrigley’e kendini tanıtır ve onunla karşılaşmaktan onur duyduğunu söyler.
Biraz sohbet ettikten sonra genç adam aklına takılan bir şeyi sormadan edemez - “Siz çiklet piyasasında % 90 paya sahipsiniz. Geçenlerde bir yerde bu yıl reklam harcamalarınızı % 30 oranında artıracağınızı okudum. Bu kadar pazar payına sahip iken reklam harcamalarınızı niçin artırdığınızı anlamadım.”
Mr. Wrigley genç adamın gözünün içine bakar ve konuşur – “İçinde yolculuk ettiğimiz bu uçak saatte yaklaşık 500 mil hız yapıyor. Kaptan madem bu hızda gidiyoruz gereksiz yere benzin harcamayayım, kontağı kapatayım diyor mu?”
Patron müesseselerinin kısa ömrünü açıklayabilir umudu ile patronluğun bazı özelliklerine kısaca bir göz atıyorum -
Patron, “en iyisini bilir” veya “en iyileri bitiştirir”... “Yol bilen kervana katılmaz,” misali patron, imparatorluğu kuran kişi olarak her şeyin en iyisini bilir. Aslında o bilir, kafasına koyduğunu yapar ama “Yol sormakla bulunur,” atasözüne bağlı kalarak bilenlere akıl sormaktan da geri kalmaz. Değişik kişilere sorduğu aklı öyle bir şekilde bir araya getirir ki aklı verenler bile bu yeni icat akla hayret eder.
Patron, bazı “kavramları” hiç duymamıştır... Patronlar bazı kavramları çok sever, bazılarına karşı şiddetli bir alerji duyar. Birkaç örnek buluyorum -
o İmkânsız yoktur... Patronlar Weiler yasasını uygular. Bu yasaya göre “Kendisi yapmadıkça insan için hiçbir şey imkânsız değildir.” Patron için “imkânsız” diye bir kavram ve dolayısıyla bu kavramı ifade eden bir sözcük olamaz. Onlar için adamını bulursan ve o adamın yeterince ellerini yağlarsan her şey yapılabilir. Hiçbir patron imkânsızı kabul etmez. Zor olabilir ama zaten kolay olsa herkese yaptırabilir; o zaman patron size niye ihtiyaç duysun. Patron söyle der - “Bu işi ben fedakârlıkla kurdum. Gecemi gündüzüme kattım, hamal gibi çalıştım. Sizden de aynısını beklerim.”
o Yorulmak yoktur... “Çalışan yorulmaz, zira çalışmak ibadettir,” sözü patronun en çok sevdiği klişeler arasındadır. Çalışkanlık sözcüğünün vazgeçilmezliğini söylemeye zaten gerek yoktur. Herkes çalışkan olmak zorundadır. İnsanlığın başına ne geldiyse rehavet, dalga geçmek ve tembellikten gelir.
o İzin yoktur... Patron izin nedir bilmez. İnsan ne yaparda izni hak eder? Kendi ise Maldive veya Jamaica gibi yerlerdeki feşmekân tatil köyünde bile sadece iş seyahati için bulunur.
Patron için hatırlama sözcüğü iki anlam taşır: Patronlukta başkalarının hatalarını hiç unutulmaz, sürekli hatırlanır, ama kendi vaatleri hatırlatıldığı takdirde hafıza kaybedilerek hiç anımsanmaz veya zaten “Şarta bağlı idi, şartlar yerine gelmedi,” olduğu ileri sürülür. Mazeret çalışanda olursa asla kabul edilmez ama kendilerinde bol miktarda vardır. Örnek olarak zam zamanı gelince asık bir yüz, asabi bir biçimde söylenen “Bu sene iyi kar yapamadık,” sözleri verilebilir.
Patronun “efektif muhbirlik sistemi” vardır... Patronlar, değme istihbarat teşkilatlarına taş çıkartacak, parmak ısırtacak İç Kontrol, Güvenlik ve Bildirim veya dâhili muhbirlik sistemi kurmakta ustadırlar. Gerçi arada bir hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi tavır takınırlar ama kuruluş içinde sinek uçsa, kuş kanat çırpsa haberleri olur. Patronlukta, kuruluşun nabzı has, sadık, kendini kanıtlamış köstebek detektifler aracılığıyla tutulur. İletişim uzmanlarının patronlardan alacakları çok ders vardır.
Patron “esnek kuruluş yapısı” sever... Patron piramitlerinde, çalışanlar arası ilişkileri gösteren bir organizasyon şeması çoğunlukla bulunmaz, kimsenin unvanı yoktur, iş tanımı hiç yoktur, herkes her işi yapar, herkes sorumludur, kimse yetkili değildir, ilerleme patronun keyfine göre yapılır, iletişimi patron herkesle teke tek yapar, kararı sadece patron verir, tüm çalışma mekânlarının tüm dekorasyonu patron tarafından yapılır.
Patron sadakati sever... Patron için personelin sadık olanı, patrona sürekli medyun olduğunu seslendireni, önünden arkasından dua edeni makbuldür.
Patron çöp tenekesi modelini sever... Personel istihdamında genellikle çöp tenekesi modeli kullanılır. Çöp tenekesi modelinde[i] personel o anda ihtiyaç olmasa bile ileride herhangi bir yerde nasılsa kullanırız veya rakip kapmasın diye istihdam edilir.
Esnek kuruluşlarda iş görme usulleri, yöntemleri her seferinde veya çok sık olarak yeniden keşfedilir ve yeni keşfe göre yapılır. Kayıt filan tutulmaz, çünkü ihtiyaç yoktur. Gerçi arada bir suçlu aranır. Ecirler de buna karşılık bir savunma mekanizması geliştirmişlerdir. Eğer hata fahiş ise kellesi koparılmak üzere aranan kişi, fahiş değilse göstermelik “İbreti âlem,” olsun diye teşhir edilecek kişi, bazen de talihin yardımıyla öyle bir ayak oyunu yapar ki, kimin, neyi, nerede, neyi, ne yapmış hayat boyu anlaşılmaz.
[i] Judith R. Gordon, Organizational Behavior: A Diagnostic Approach, 6th ed., Upper Saddle River, New Jersey, Prentice Hall, 1999, s. 133.