Korkunu kabul et
İnançlar, gelenekler, töreler sana hep reddetmeyi öğretti. Reddetme, çatışmayı ve savunmayı gerektirir. Kendi içinde sürekli çatışan birisi nasıl mutlu ve huzurlu olabilir ki?
“Ben özgür olmak istiyorum” demekle özgürlüğe ulaşamazsın. Gerçek özgürlük içindeki çatışmaları bitirdiğin zaman başlar. Özgürlük bir hedef ya da amaç olamaz. Özgürlük bir sonuçtur. İşte gerçek özgürlük için içindeki reddedişleri bitirmelisin.
Toplum sana büyük burnun çirkin olduğunu söyledi ve sen hemen onunla çatışmaya başladın. Doktor doktor dolaşarak burnunu değiştirmek için bıçak altına yattın.
Bedensel engelin mi var? Toplumun ve değer yargılarının etkisinde kalarak kendini eve hapsettin. İçinde engelinle çatışma halindesin.
Toplum “erkekler ağlamaz” dedi. Annen öldü, baban öldü, ağlama isteği öylesine bastırdı ki sen toplumun eleştirisinden korktuğun için ağlayamadın. Her şeyini reddeder hale geldin. Her şeyden korkar hale geldin. “Erkek adam korkmaz” denildi. Halbuki korku senin içinde doğuştan zaten vardı. Korkularını bastırmak için akla gelmedik şeyler yaptın. Aklı başında her insan korkar. Sadece deliler, akli dengesini yitirmiş insanlar korkmaz.
Gerçek özgürlük kendini koşulsuz şartsız kabul etmekle gerçekleşir. Korkuyor musun? “Ben köpekten korkuyorum” de. Onu bağrına bas, kabullen, içinde anında bir şeylerin değiştiğini göreceksin.
Gözün mü kör? “Benim gözüm görmüyor, ben görme engelliyim” de, kabullen. Hayatın ritminin anında değiştiğini hissedeceksin.
Burnun mu büyük? “Benim burnum büyük” de, kabullen, anında kendini dünyanın en güzel kadını olarak göreceksin. Bütün bu reddedişler, engeller sen de müthiş bir acı oluşturdu. Bu psikolojik acıdan kurtulmanın en kolay ve pratik yolu kabullenmedir. Kendini kabul ettiğin anda, özgürlük başlar. Çünkü bütün psikolojik acılar sona erer. Korkularınla, bedeninle, konumunla savaşıp durma, sadece onları kabul et.
“Benim ölüm korkum var, ben korkuyum” de, gerisi kendiliğinden gelir. Korkuyla bütünleş, korku ol, korku olduğunda korkacak bir şey kalmaz.
Şiddet her zaman şiddeti doğurur. Korkuyu, kaygıyı, endişeyi bastırdıkça daha güçlü bir hale gelir.
Bir arkadaşın ofisine gitmiştim. Orada oturan birisi “Merhaba, ben Metin, ben görme engelliyim” diye kendini tanıttı. Gözlerinin içi gülüyordu. Çok mutluydu. Ona “Neden görme engelli olduğunu söyledin ki?” dedim. “Ben bu durumdan çok çektim. Yıllarca kendimi eve kapattım. Engelimle savaştım. Çok yoğun depresyon yaşadım. Ama en sonunda bütün bunların çok yanlış olduğunu, kendimi olduğum gibi kabullenmem gerektiğini anladım. Bu engelimi kabullendiğim ve dillendirdiğim andan itibaren bütün acılarım sona erdi. Devlet memuruyum. Mutlu bir evliliğim var. Ben öncelikle zihnimdeki engelimi ortadan kaldırdım. Şimdi her ortamda görme engelli olduğumu söylüyorum. Çünkü bir çok insan bakınca benim görme engelli olduğumu anlamıyor” demişti.
Bazı engelli insanlar da isyan içinde mutsuz ve huzursuz bir hayat yaşarlar. Sana verilmemiş şeylerin peşine düşüp de hayatı kendine zehir etme. “Her ne ise o” diye kendini ve hayatı kabullen. Kabulün peşinden gelen gerçek özgürlüğün keyfini çıkarmaya bak.