İhtimaller hesabı

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Lise çağlarımızda çok konulara ilgi duyardım. Genelde bilmediğimiz konular ilgimizi çekerdi. Nasıl olmuş, neden bu şekilde değerlendirilmiş diye üzerinde çok durduğumuz konular olurdu.

 

Hele üniversitede daha geniş ufuklarla düşünce yapısı gelişmeye başlayınca konuların nedenini ve neticelerini araştırmak isterdik. İdrak edebilme çağında 555 K’yı yaşamış bir talebe olarak doğruyu ve yanlışı ayırt etmek için çaba sarfederdik.

Üniversite çağında tam bağımsızlık konusunda arkadaşlar arasında tartışmalarımızda iyi hatip olanlar, fikirlerini karşısındakilere kabul ettirmeye çalışırken, bol miktarda yarı anlaşılır kelimeler kullanırlardı. Öğrenmek için çok çaba sarf ederdim. 

 

Bazı arkadaşlar bir konuyu izah ederken, başka konuları cümlelerin içine katarak kimsenin anlayamıyacağı bir dar boğazdan geçirip, mevzunun dışından dolanıp izah etmeden sözlerini tamamlardı.

Aksak Ekrem genelde böyle bir taktikle konuşurdu. Aynen Doğu’ya benzerdi. Eğer insanların bilinçaltına etki edebilirseniz, ister kültürlü olsun, ister cahil olsun, beyni yıkanmışsa, bu insanlara ak olan yer karosunu karadan ayırt etmesine yardımcı olamassınız.

 

Hani eskilerin beyni yıkanmış diye adlandırdığı kişiler, bakıpta ve göremeyen insanlardır. Bu tip insanlar doktora bile yaparlar, mühendis , hakim veya savcı bile olurlar. Bu insanların bilinç altına girebilme yeteneği olan ve çok konuşan irade temsilcileri, mikrofondan hatta ekrandan bile halkları etkileme yetenekleri ile yalanı, doğru olarak kabul ettirmelerini izlemekteyiz.

 

Hatta öyle ettirirler ki konuyu dinleyen ikna olmuş taraftar, en yüksek müdafaa kalkanları ile başkalarına saldırırlar. Hatalı olduğuna inandırmak için itiraz ederek bir konuyu açıklamak isteseniz bile, sizi dinlemeden kendi kurgusundan sizi bilinçlendirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışır.

 

İşte bu uğraşı içinde ortaya bir hesap hareketi koyarsanız, konuya hakim olmaya çalışmanız netice vermeye başladığı anda, karşınızdaki şahıs sistemin içinden kaçmaya çalışır. İşte tartışmanın en hassas noktası burada hareket alır. 

Bu da İhtimaller Hesabı. 

 

Neresinden bakarsanız bakın, iki ihtimal bulunmakta. Birincisi Cebren ve Hileyle halkın aziz oylarının bir iradenin isteği doğrultusunda gasp edilmeye çalışmasındaki devletin oyunu. Bu oyunun, yasal olmayan sınırlara kılıflandırılması ve ayrı bir senaryo olarak yazılmasını, mevki ve diğer vaadlerle temin edilmesi, topluma yasal olduğuna inandırmaya çalışmanın, hangi terör olduğunu tanımlamak zordur.

İhtimaller demek doğru olmaz, çünkü ikiden fazla ihtimal bulunmamakta. Oyun neticesinde yapılan seçim sonucu oylamadaki fark daha da açılıp tekrar aynı Büyükşehir Belediye Başkanı seçilirse, mevcut duruma sebep olanların toplumdaki statüleri nasıl değerlendirilir hiç düşündünüz mü?

 

Aynı kurulların yönettiği bundan evvelki seçimlerin de hukuksal durumu şaibeli bir tartışmaya açılır. Bundan herkes zarar görür, ancak devlet daha fazla zarara uğrar. Yurdum insanlarının Devlet’e itimadı sarsılır. 1000 Ali artı, Cumhur artı, Devlet’in Istanbul’da seçimi tekrar kaybetmesinin nelere gebe olduğunu tahayyül edebiliyor musunuz? Devleti oyuncak haline getirenler çok iyi düşünmelidir.

 

Diğer bir ihtimal ise, seçimleri iptal eden iradenin bu sefer sandıkları kontrol ederek istedikleri neticenin ilan edilmesini sağlamasıdır. Burada  insanların yapacakları pek fazla bir şey bulunmamakta. Çünkü ortada ihmal edilemeyecek büyüklükte bir pastanın yağmalanması mevzusu bulunmakta.

 

Bunu gözardı etmek, kimsenin hayallerini süslemez. Bu nedenle irade bu şehrin 23.8 milyar liralık yıllık harcama bütçesini kontrol etmeyi muhalefete terk etmek yerine pasif savaşmak isteyebilir. İşte bunun neticesi olarak gelecek günlerde nelerle karşılaşacağımızın ihtimaller hesabını düşünmekte yarar var diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

İhtimaller hesabı