Başkasının onayı

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Burma’da yeni bir tapınak yapılacaktı. Harika çizimler yapan bir rahibe, dış kapının tasarımını yapmasını söylediler. Rahip bir çok tasarım yapmıştı. Yeni tapınağın kapı tasarımı için inzivaya çekildi. Yanına da çok sevdiği bir öğrencisini almıştı.

 

Rahip öğrencisine “Ben bir çok tasarım yapacağım. Sen sadece izleyeceksin. Müdahale etmeyeceksin. Sadece yaptığım tasarımı beğendiğin zaman, hoşuna gittiğinde ‘evet’ diyeceksin. Eğer tasarımı beğenmezsen ‘hayır’ diyeceksin”.

Usta rahip çizimlere başlamış, ama öğrencisi her tasarıma hayır diyormuş. Aradan çok zaman geçmiş, ama hala usta beğenilen bir tasarımı ortaya koyamamış. Artık usta da gerilmeye ve korkmaya başlamış. Tamamen ümitsizliğe kapılmıyormuş.

Bir gün gene çizim yaparken, mürekkebin azaldığını görmüş. Öğrencisine “Mürekkep az kaldı. Gidip mürekkep alıp gelmeni istiyorum” demiş. Öğrenci mürekkep almak için çarşıya gitmiş. Öğrenci gidince usta onun varlığını unutuvermiş. Öğrenciye beğendirme eğilimi içinde değilmiş. Bunun için üzerindeki bütün gerginlik kalkıvermiş.

 

Yargılanma, onaylanmama düşünceleri zihninden gidince kendini kuş tüyü gibi hafif hissetmiş. Çünkü daha önceleri öğrencinin tasarımı beğenip beğenmeyeceği düşüncesi sürekli zihnini kemiriyormuş. Şimdi kendini azat olmuş, özgürlüğüne kavuşmuş bir köle gibi mutlu hissediyormuş. O içsel gerginlik ustanın doğal olmasını, kendi olmasını engelliyormuş.

 

Öğrenci gelinceye kadar usta elindeki tasarımı tamamlamış. Öğrenci geri dönünce gördükleri karşısında donakalmış ve “Harika olmuş” demiş. “Ama bunu daha önce neden yapamadın?” Usta “Şimdiye kadar neden yapamadığımı şimdi anlıyorum” demiş. “Çünkü sen hep yanımdaydın. Gözlerin hep benim üzerimdeydi. Zihnim hep senin onayını almaya çalışıyordu. Bu bende gerginlik oluşturuyordu, doğal olamıyordum, akamıyordum, taşamıyordum.

 

Ne iş yaparsan yap, doğal olmaya çalış. İçinden geldiği gibi yaparsan çok başarılı olursun. Ama başkalarının onayını almak için çalışırsan bu seni hep gerer ve sen doğallığını yitirirsin.

 

Hiçbir baskı altında kalmamalısın. İçsel ya da dışsal baskı; güzelliği, orijinalliği, doğallığı bozar.  İşin bir başka boyutu da hayatta hiç kimseyi mutlu edemezsin.

Ünlü ressam Van Gogh tam da böyle yapmıştır. İnsanlar onun tablolarını beğenmiyorlarmış ama o çizmeye devam ediyormuş. Hayatı boyunca sadece bir tablosunu satabilmiş. Yaptığı tabloları daha çok yemek karşılığında takas ediyormuş. Ama bu özgür ruhu onu dünya tarihine yazdırmış.

 

Kimseye bir şey beğendirme eğilimi içine girmemiş. İçinden geldiği gibi çizmiş. Şimdi Van Gogh’un tablolarına paha biçilemiyor. Onaylanma bir istektir, ama kişiyi de çok gerer. Kendinizi başkalarının onayına sunarsanız kaygı ve korku bütün benliğinizi sarabilir. Bu durum da sizin performansınızı düşürür.

Başkasının onayı