Korkunun ecele
Son günlerde seçimlerle ilgili birçok senaryo toplumda konuşulmakta. Herkes bir kapalı kutu konusunda aklına gelen her düşünceyi söylemekte tereddüt etmemekte. Nedir bu kadar önemli olan hem de 7 hakimin onurlarını zedeleyecek derecede ısrarın sonunda, elde edilen bir şike sonucunun kime ne getireceği meçhul. Kimden neler götüreceği ise gün gibi ortada. Bir yanda devletin gücünü Cumhurun gücüne katıp verilen büyük bir kampanyada harcanan inanılması güç bir kampanya masrafı sonucunda elde edilebilecek olumsuz bir neticenin nelere gebe olduğunu düşündünüz mü?
Bence çok ağır bir lokmayı ağzına alıp evirip çevirip yutamayan bir hayvanın lokmayı geri yere bırakmasını andıracak durum ortada olacak. Çenesi güçlü olan hayvanın lokmayı sadece ağzında çevirmesi yetmemekte. Yeterince güçlü çenesi olması gerekir. Birkaç sene evvel Oran’daki Ortadoğu Teknik Üniversitesi ormanında bir yabancı Ankaralı ile karşılaşmıştım. Yanında golden retriever cinsi bir köpek ve köpeğin ağzında bir dana arka but kemiği vardı. Zannettim ki kemikle oynayacak, daha sonra bir kenara koyacak. Çünkü hani bir keserle vursam kıramayacağım kadar kalın bir kemikti. Kadın kahkaha ile güldü, bu kemiği kısa zamanda parçalar ve yer diye konuşunca hayret etmiştim. Tabii hayvanların kabiliyetleri insanlarınki ile mukayese edilmez, ancak bu kemik çok büyüktü.
Hani derler ya büyük lokma ye, büyük konuşma diye. Bugünlerin lokması gerçekten büyük. Biz lokmadan ziyade söylenen sözlerle, düşüncenin ifade ettiği cümlelerle ilgilenmekteyiz. Sosyal medyada dolaşan bir videoda 5 Tepeli Cumhurun, ‘’çocukluğumda tek partili döneminde sınıflarda 70-80 talebe okuduk,’’ diye sözler sarf ettiğini dinledim. Hani Cumhur olmasa ve bunu bana aynı yaşta bir başkası söylese ‘Beni aptal mı zannettin, 1954 doğumlusun, senin okula gittiğin zamanda zaten tek partili yönetim yoktu ve Adalet Partisi o dönem ülkeyi yönetmekteydi ‘ diye yüzüne vururdum.
Ama benim halkım da aptal, bu konuşmayı bir salonda dinliyor ve Cumhur haklı diye bir de yorum yapıyorlar. Ha bu toplum buna müstahak diyemeyeceğim. Çünkü azınlık olan bu kuru düşük seviyede karbona sahip halkın yanında yaş da yanmakta. Hem yaş hem de kültürlü aydın yaşlı da yanmakta. Kemik biraz kalın gelip, evirip çevirmeden döndüren erkin, inanılması güç manevralara baş vurdukları çok açık görülmekte.
İstanbul’a belediye başkanı adayı olarak elinden bir kez mazbatası alınan yürekli genç ve çetin ceviz olan Ekrem Bey’in hiç de korkusu olduğunu düşünmemekteyim. Kaybederse, şike yapan düşük profilli 7 adamın verdiği hileli ve baskılı kararın manevi vebalini, o insanların nasıl taşıyacaklarını düşünmekteyim. Yalnız kendileri değil, eşi, dostu ve çocuklarının da bu lekeden kurtulabileceklerini hiç zannetmemekteyim. Hani zaman zaman bugünlere gelmemizde, ahlakın ve hukukun bu derecede zedelendiği ortama ulaşmamızda günahı olan bir eski parti başkanının da burada günahkar olduğuna inanmaktayım. Siyaset yapabilmesi için partisinin kabul oyu vermesini de istedi ve biz bu günlere geldik.
Şimdi ise kaybolmuş bir toplum onurunu kurtaracak felsefe ve dirayete sahip bir genç nesil insandan medet ummaktayız. Her adımını çok dikkatli atmaya çalışan ve hata yapmamaya gayret eden bir insanın yanında halkın toplanmasını devleti yönetenler korku ile takip etmekteler, ancak ecele faydası yoktur.
Görünen odur ki DDY Genel Müdürlüğü döneminde, hatta Başbakanlık döneminde meydana gelen tren kazalarında 53 yurdum insanı hayatını kaybetti, Soma’da 301 ev söndü, kendisini hiç sorumlu görüyor mu diye bir soru geldi söyledim aklıma hem nalına hem mıhına?