Önlem2 Çaresini buldum!
Sıfır # - “Sigorta sık sık atıyor, sarıyorum atıyor, sarıyorum atıyor, kesin çözümü buldum.”
Bir # - “Peki, ne yaptın?”
Sıfır # - “Tel sarmak yerine madeni beş kuruşluk yerleştirdim, artık sigorta atmıyor.”
Bir # - “O zaman sigortanın bir anlamı kalmadı.”
Sıfır # - “Her gün uğraşmaktansa böylesi daha iyi.”
Bir kaç gün sonra arkadaşına rastlar ve dertlenir -
Sıfır # - “Televizyon yandı.”
Bir # - “Niçin yanmış?”
Sıfır # - “Sigorta atmamış, yüksek akım televizyonu mahvetmiş.”
Kestirmeden gidip, sigortanın işlevini ortadan kaldırmasaydı, sigortanın atışının asıl nedenini bulsaydı bunlar başına gelmezdi.
Uyarı!
Birçok yerde rastlanan yazılardan bir kaçı – “Dikkat, ıslak zemin!”... “Havuzda cankurtaran yoktur!”... “Aracınız içinde bırakılan kıymetli eşyadan sorumlu değiliz!”... “Dikkat, taş düşebilir, hayvan çıkabilir!”...
Bu ibareler yazanın başaramadığı bir hatayı ortadan kaldırma çabası. Islak zemin ibaresi yazmak yerine, zeminin kuru kalmasını sağlayacak bir malzeme ile kaplanması gerekiyor. Eğer bunu daha baştan yapılsaydı bu önleyici faaliyet olurdu. Bir kaç kişi kayıp düştükten sonra zemini kaymaz malzeme ile kaplanırsa bu kalıcı bir düzeltici faaliyet olur. “Ben zemini kaymaz yapamıyorum, sana kaymamanı söylüyorum,” cinsinden bir yazı geçici bir düzeltici faaliyettir.
Aracınız ile uzun yola çıkarken “yolda bir şey olursa o zaman düşünürüz mü?” dersiniz, yoksa “Ben önlem alayım, başıma bir şey gelirse o zaman düzeltici faaliyet yaparım mı?” dersiniz. Herhalde doğrusu aracın bakımını yaptırmak, deposunu doldurmak, lastik havası ayarını uygun hale getirmek, gerekli alet ve edevatı yanına almak gibi bir dizi önleyici faaliyet yapmaktır. Yolda lastik patladığı zaman onu yedek lastikle değiştirerek onarmak düzeltici faaliyettir. Eğer patlayan lastiği ilk istasyonda onarmadığınız takdirde (yani ikinci bir düzeltici faaliyet yapılmadığı takdirde) bir daha lastik patlayınca yolda kalırsınız. Bir araçla yola çıkarken nelere bakılması gerektiği önleyici faaliyet olarak bir çetele halinde geliştirilmiştir, yeniden keşfetmeye gerek yoktur.
“Akan musluğu kapatmak yerine, ha babam taşıp yere dökülen suyu temizlemek,” davranışı pek akıllıca olmasa gerek.
Zamanın birçok özelliği var – durdurulamıyor, geriye alınamıyor, ileri götürülemiyor, biriktirilemiyor, kullanımı kişiye özgü, keyfe keder, kullanım seçeneği neredeyse sonsuz, her birimi herkese eşit dağıtılmış, bazen kısa bazen uzun görünüyor, nasıl geçtiği pek anlaşılamıyor, iyiye veya kötüye kullanılabiliyor, izafi...
İyi yaşadı...
Amerikan konsolosluğunun 1940lı yıllardan kalma çok zarif bir gezi teknesi vardır. Boğazda süzülüp giderken görebilirsiniz. Bir tarihte gazetede yayınlanan bir ölüm ilanından teknenin emektar kaptanın öldüğünü öğrendim.
Beşiktaş takımının koyu taraftarı, Türk dostu olan o zamanların Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosu müteveffa Mr. Newberry ile bir toplantıda sohbet ederken kendisine baş sağlığı diledim - “Bunca yıl hizmet veren kaptanın kaybı sizin için üzüntü verici olsa gerek.”
Bana yüzünde hiçbir üzüntü ifadesi olmaksızın daha önce kimseden duymadığım çok ilginç bir cevap verdi – “Hayır üzülmedim zira çok iyi bir hayat yaşadı.”
İşte “Ah, vah” sözü bol göz yaşı dökmek, ağıt yakmak yerine o kişiye hayatta iken iyi bir yaşantı sağlayabilmenin daha önemli olduğu belli eden bir anı.