Kül yutmaz

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Herkese kül yutturabilirsiniz, ama bizim Başbakan’a asla.

İşte dün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dünyanın en önemli kredi derecelendirme kuruluşlarından biri olan ve Türkiye’nın görünümünü olumludan durağana çeviren  Standard&Poor’a kafa tutup, "Bunu Tayyip Erdoğan'a yutturamazsın'' dediğini duyduğumda, bunu daha iyi anladım.

Bizim Başbakan, hangi konuda olursa olsun, asla kül yutmuyor.

Bu ülkemiz için ne kadar büyük bir şans  değil mi?

                                                                           ***

Heykeltraş heykel yapıyor, Başbakan Erdoğan “Bu heykel falan değil, böyle heykel mi olur? Bu bir ucube ucube” diye bağırıyor.

Heykel konusunda esas otoritenin kendisi olduğunu, asla kül yutmayacağını, heykeli yıktırarak gösteriyor.

O zaman biz de anlıyoruz ki, bir şeyin heykel olup olmadığını en iyi bizim Başbakan biliyor.

Nereden biliyor bilemiyorum ama, biliyor işte.

Adam sırf yetenek! Tanrı öyle bir şey bahşetmiş ki bir kere baktı mı “heykel” mi, yoksa “ucube” mi hemen anlıyor.

                                                                               ***

Şimdilerde “yutmadığını” tiyatroculara gösterme çabasında. “Özelleştireceğiz” diyor.

Yok öyle hem paramızı alıp hem bizi eleştirmek” diye kafa tutuyor.

Size oyununuzu beğenirsek para veririz, beğenmezsek vermeyiz. Gidin ne haliniz varsa görün. Hadi özgür özgür sergileyin bakalım istediğiniz oyunu” diye kafa buluyor onlarla..

Hem AKP’li belediyelerden maaş alıp, hem iktidarı eleştirmek, onlara ters gelen oyunlar sahnelemek olur mu?

Başbakan bunu yutar mı?

Sahne tozu yalamışlığı,  Milli Selamet Partisi Gençlik Komisyonu Başkanlığı dönemine kadar gidiyor adamın. “Mas-kom-yah” adlı tiyatro oyununu hem yazmış, hem yönetmiş, hem de piyeste ‘İyi Evlat’ adı verilen başrolü kendisi oynamış.

E şimdi bu adama tiyatro konusunda kül yutturabilir misiniz?

                                                               ***

Yalnız bu “Mas-kom-yah” ismi biraz garibime gitti. Dün baktım, “Mas masonları, Kom komünistleri, Yah da Yahudileri” işaret ediyormuş.

Bu oyunla, “İslam’ın, Türk milliyetçiliğinin ve ülkemizin üç başat düşmanının tek bir sanat eserinde buluşturulup teşhir edildiği” söyleniyor.

Bunu okur okumaz, İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e Davos’ta sahnelediği şu ünlü “one minute” in nereden kaynaklandığını hemen anladım.

“One minute one minute” diye adama neler söylemişti hatırlasanıza.

Yani o “one minute”, bir anlamda “kül yutmam”ın ingilizcesi gibi bir şey olmuştu.

Şimdi yukarı da tanrı var. Başbakan Erdoğan’a dış politikada da kül yutturmak mümkün mü?

Bakın, ülkenin, hatta bırakın ülkeyi, neredeyse tüm Ortadoğu’nun dış politikasını kendisi şekillendiriyor. Hem de hiç kimseye birşey sormadan, hesap vermeden.

Helal olsun yani, başka ne denilebilinir ki?

                                               ***

Peki bizim Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ekonomi konusunda kül yutturabilir misiniz?

Asla.

Avrupa krizde, Amerika krizde, komşular krizde. Ama biz?

Biz krizde miyiz?

Maşallah süphanallah bir büyüme bir büyüme, memleket büyüye büyüye apalak çocuğa döndü.

Peki nasıl oluyor da dünya krizden kıvranırken bizim dünya umurumuzda olmadan dört nala arşa at koşturuyoruz?

E Başbakan sayesinde, adam ekonomiyi biliyor!

                                                               ***

Şimdi hal böyle iken, Standard&Poor denen bir kredi derecelendirme kuruluşu kalkmış, “Senin gidişatın pek iyi değil. Enerji ithalatı faturan kabarık, ticaret verilerin kötü. Cari açığın tüm dış gelirlerinin ancak yüzde 40’ına eşit. Merkez Bankası rezervlerin ve yabancı para gelirlerinin toplamı dış yükümlülüklerinin üçte ikisini zar zor aşıyor. Bu nedenle notunu olumludan durağana çevirdim” diyor.

Başbakan, haddini bilmez adamların yanına bırakır mı bunu?

Biz memlekette vatandaşa güzel güzel yuttururken bu da nereden çıktı diye pek sinirlenmiş.

Standart&Poors’a, “Bunu sen Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın” deyip ekliyor:

Bu hesabı biz de az çok biliyoruz. Şu anda alan el olmayan veren el olan bir Türkiye var. Sen bu Türkiye'nin kalkıp da kredi notunu durağana indirirsen, bunu yemezler. Ve bunun bedelini 'Ben artık seni kredi kuruluşu olarak tanımıyorum' demek suretiyle açıklarız.”

Koskoca kredi kuruluşunun sefilliğini, geldiği noktayı görüyor musunuz?

Şimdi biz tanımıyoruz dersek, artık bunları kim hesaba alır?

Sen bu ekonominin durağanlığı Tayyip Erdoğan’a yutturacağını mı sanırsın be gafil!

 

Kül yutmaz