BRIC ve MIST
Şimdi size Türkiye’nin ekonomisi ile kafalarınızı karıştırıcı yeni bir oluşumdan söz edeceğim.
BRIC’i biliyorsunuz, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce baş harflerinden oluşan ve geleceğin ekonomik süper güçleri olmaya aday ülkeler.
Bunu ilk kez Jim O'Neill 2001 yılında, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ilerde önemli rol oynayacağı tezini ortaya atmıştı. O yıllarda Goldman Sachs'ın baş iktisatçılığını yapan O'Neill dört ülkenin baş harflerinden oluşan ve İngilizce tuğla anlamına gelen BRIC kısaltmasıyla, dünya ekonomisinin en önemli 'yapı taşlarını' adlandırmış oluyordu.
BRIC’in üç boyutlu tanımı ise şöyle:
BRIC ülkeleri dünya yüzölçümünün yüzde 28,7’sini, nüfusunun yüzde 41,7’sini kapsıyor; katışıklı ulusal gelirin (Satın alma paritesine göre artık böyle ifade ediliyor) GSYİH yüzde 24,4’ünü yaklaşık 19,5 triyon dolar yapısında toplayarak ABD’nin 15 trilyon dolar olan GSYİH’na fark atıyorlar. (Türkiye’nin GSYİH’sı ise 1 trilyon 54 milyar USD!). BRIC’e giden yabancı yatırımlar da dünyanın yüzde 16,6’sı. 187 ülke içindeki İnsani Kalkınma İndeksi (HDI) sıramaları ise şöyle: B:84; R:66; I:134; C:101.
21. yüzyılın ilk yarısına damgasını vuracaklar BRIC ülkeleri. Jim O’Neil’in yaptığı 2009 tarihli çalışmaya göre, BRIC ülkeleri topluca biçimde Trilateral’i (ABD, AB, Japonya) 2020 sonu veya 2030 başında yakalayacaklarmış. AB’nin ağababası Almanya’yı, Brezilya ve Rusya 2029’da, Hindistan 2024’te yakalayacaklarmış. Çin zaten ABD dışındakileri yakaladı ve ayrıca ABD’nin ensesinde boza pişirmeye başladı bile! Ayrıca son zirvede de iyice açığa çıkan biçimde ortak bir akçal dizge (dolar ve avro dışı para birimi kullanma, örnekse Yuan, bir kalkınma-yatırım bankası kurma vb.) oluşumu söz konusu.
***
BRIC böyle…
Şimdi asıl gelelim MIST’e.
Bu da Jim O’Neill’ın buluşu ve ilk kez 2 hafta önce Economist dergisinde açıkladı. Yine ülkelerin İngilizce baş harflerinden oluşan bir kelime, puslu, bugu demek. Meksika Endonezya, Güney Kore, Türkiye. (Mexico, Indonesia, South Korea, Turkey)
O’Neill, MIST’in de BRIC gibi dünya ekonomisini şekillendirecek ülkeler grubu olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’nun lideri olma yolunda önemli ilerleme kaydettiğini belirtiyor.
Economist dergisi İstanbul’daki Galata Kulesi’ni, yabancı sermayenin Türkiye’deki verimli varlığını sembolize ettiğini ifade ederek kulenin 6’ıncı yüzyılda keresteden yapılan bir denizfeneri olduğu ancak 1348 yılında Cenevizliler tarafından taştan bir kuleye dönüştürüldüğü anlatılıyor.
***
Türkiye’nin 2010 ve 2011 büyüme oranları olan yüzde 9 ve yüzde 8.5 Çin’in büyüme oranı ile karşılaştırılarak Türkiye’nin ekonomik gücü vurgulanıyor.
75 milyon olan nüfusumuzun 2050 yılında 92 milyon olacağını, bir kısmı özelleştirilen Türk Hava Yollarının 2011’de 150 ayrı kente 17 milyon yolcu taşıdığı anlatılarak, 10 bin dolar olan kişi başı gelirin henüz zengin ülkelerin uzağında olduğu ancak gelişmelerin yakın bir gelecekte bu rakamı çok değiştireceği ifade edilirken, Türkiye’nin jeostratejik konumu Galata Kulesi’nden önce de tarih boyunca hep önemini korumuştur deniliyor.
***
Yazının sonunda da Türkiye’nin problemlerine değiniliyor. En büyük problemin cari açık olduğu, bunun da Türkiye’ye yeni yatırımların gelmesinde engelleyici bir faktör olduğu vurgulanırken yazıda bütün bunları görmek için Galata Kulesi’nin tepesine çıkmaya gerek yok deniyor.
***
Economist’teki bu yazıyı size tercüme ettikten sonra kendi yorumumu da eklemek isterim.
Gerek yok deniyor ama ben Galata Kulesi’ne çıkıp durumu bir de oradan görmek istedim.
Görünen şu:
Gelir dağılımı o kadar bozuk ve adaletsiz ki, yabancıları cezbeden ülkenin rakamları, ülkenin kendi halkını hiç mi hiç mutlu etmiyor.
Antep’teki önemli bir bankanın müdürünün şu yorumu herşeyi daha iyi özetliyor:
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki refah şehre yansımıyor!
Bu yorumu ve anlayışı bütün Türkiye’ye teşmil edebilirsiniz!
Kamuoyunu ciddiye almak
Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Star gazetesindeki köşesinde Gaziantep Emniyeti ile ilgili çok ağır ithamda bulundu.
Bunun üzerine MHP Gaziantep Milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın TBMM Başkanlığına soru önergesi verdi.
CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’da herhalde bizim gibi şaşkınlık ve merak içinde olsa gerek Yalçın’dan geri kalmadı ve bir soru önergesi de o verdi.
Şamil Tayyar, Star Gazetesi’nde; “… Ancak Gaziantep emniyetinde, bazı yerel siyasi unsurlar ve çıkar odaklarıyla irtibatlı grupların olduğu doğrudur…” diye yazdı ama daha ağırını da sözlü demeç olarak verdi.
Gaziantep Savcılığı’nın bu konuda hiç bir açıklama yapmaması, belki bir hazırlığı veya soruşturmayı bekliyor olabilir. Ama, en azından bu aşamada olduğu da açıklanabilirdi. Böylece kamuoyu da işin üzerinde ciddi olarak durulduğunu öğrenir, rahatlardı.
***
Serindağ ile telefonda konuştum.
“İtham o kadar ağır ki, daha ne söylenebilir bilmiyorum. Gaziantep’in ticaretini, siyasetini ve sermayesini dizayn etmeye çalışan bir örgüt var. Bu örgütün içinde de Gaziantep Emniyeti var, yerel siyasetçiler var” diyor. “Yani, bu iddialar doğruysa, inanılmaz korkunç bir örgütle karşı karşıyayız demektir. Üstelik bu iddiaların sahibi sıradan birisi değil, bir iktidar milletvekili” diye de ekliyor.
***
Kabine değişikliğinde Şamil Tayyar’ın İçişleri Bakanlığı’na getirileceği iddia ediliyor. Dilerim gerçekleşir, bu iddiaların üzerine ciddiyete gidilir.
Savcılığın eğer kamuoyunu aydınlatmaya yönelik bir hazırlığı varsa, şimdiye kadar tatmin edici hiç bir açıklama yapılmayan faili meçhul konular da dahil edilebilir.
Muammer Aksoy Bulvarı’ndaki kadın cinayeti, OSB’de Captagon imal ettiği iddası ile aranan Reşat Kaleoğlu’nun hala yakalanamaması, Emine Düzkaya cinayetindeki polisin ihmali iddiaları ile ilgili tatmin edici açıklama yapılması bekleniyor.