Diyet
Siyasetin mühendisliği olur mu? diye sakın sormayın, kanımca olabilir diye düşünmekteyim. Bilim dalları haricinde her konuda bir mühendislik üretilmekte. Siyaset bilimciler, kendi dallarında bir mühendislik ürettikleri muhakkak. Kanımca 1000 odalı 5 Tepe’deki sarayda en az birkaç yüz odada, bu konuda çalışan onlarca insan olduğuna inanmaktayım. Senaryolar üretilip, konu hakkında seminerler düzenleyip, en iyi senaryo ile hangi siyasi partiyi nasıl yıpratabiliriz diye kafa patlatan insanlar, saraydan bu konuda tonla para kazandıkları muhakkak. Ülkemde siyasetten anlamayan ve de oy potansiyeli olan binlerce insanı kandırma senaryoları ile, bilhassa cahil kadın toplumunu, kandırmaktalar. Bir somun ekmeğe muhtaç bırakıp, bir paket kahve ile bu insanları aldatmaları kolaydır. Nereden mi biliyorum? Aklınıza bu soru gelebilir.
En basiti, evimize gelen bayan yardımcıdan anlamaktayım. Hangi partiye oy verdin, diye sorumun cevabını aldıktan sonra hemen ‘NEDEN?’ diye sormaktayım. Aldığım cevap çok daha ilginç ‘Ben bilmem beyim bilir, o ne derse ben onu yaparım.’ Buyurun, bir ülke düşünün nüfusun % 49.8’i kadın olan bir toplumda, ne yazık ki erkek egemen bir seçim ülkeye hakim.
Seçimleri, Beş Tepe’deki sarayın kontrol ettiği veya ettirdiği bir medya gurubunun, etken olduğu bir gerçektir. Bu medya gurupları halkı meşgul edebilecek konuları, bir dizi halinde, zaman içinde ortaya sürmekte. Halkın yoksulluktan tek eğlencesi olan ekranlarda bilinçli programlar kurgulandığında, toplum konu ile meşgul olurken, iktidar başka konuları toplumdan kaçırırcasına köprülerin altından geçirdiğine şahit olmaktayız.
Bir de kendimize şu soruları sormaktayız: Büyük Millet Meclisi’nin görevi nedir? Neden 600 milletvekiline maaş ödenir? Millet Vekilleri ne iş yaparlar? Ben bu soruların cevabını bulamamanın ezikliği içindeyim. Millet Vekilleri bu maaşları ellerine aldıklarında hiç eziklik duymamaktalar. Bu parayı almak için ben bu Yüce mecliste ne işe yaramaktayım, sorusunu kendilerine hiç sorarlar mı?
İşte bütün muamma burada yatmakta. Saraydan 50 adet TORBA kanunu yazılıp, altına Cumhur’un imzası ile Meclis’e gönderildi. İçinde ne var, ne yok belli değil. Meclis bu torba yasadaki maddelerin bir tek virgülünü bile değiştirmeden kabul etmek mecburiyetinde. Vekiller, bu baskıyı nasıl kabul ederler bilemiyorum. Totaliter rejimlerin mecbur kıldığı bir hareket stratejisi olsa gerek. Merkezi idare sistemi, demokrasi kavramlarını yok eder. İnsanlar hür düşüncelerini hiçbir etki altında kalmadan ifade edebilirse, ancak o zaman demokratik bir ülke olabiliriz.
Bağımsız yargıya hukuksal konularda, Saray tarafından, talimat verilmesi dünyanın hangi ülkesinde vardır? Bir Yargıtay Başkanı, Cumhurbaşkanı karşısında ellerini önde bağlarsa, hukukun bağımsız olduğuna inanır mısınız? Hani hukukçuların cübbelerinde cep yoktu ? Ortada FETÖ BORSASI adı altında oluşan çarpık hukuk, sadece cep değil cüppeye koskoca bir heybe bağladığına inanmaktayım.
Ülkemde işsizliğin inanılmaz rakamlara ulaştığı bir dönemde, gerçek enflasyon tavan yaptığı bir dönemi idrak ettiğimiz bu günlerde, sınırlarımızda bir tek dost ülke kalmazken, Körfez’de petrol zengini 2.640 milyon nüfuslu, Osmanlı Devleti zamanında bu Arapları kapı kulu bile yapılmadığı bir ülke, KATAR’ dan beklenen medet nedir? Neyin karşılığı yardımlar alınmakta olduğunu sadece yurdum insanı değil, bütün siyasilerde öğrenmek istediklerini düşünmekteyim. Kader ‘gün ola harman ola’ değişen bir iktidar hangi diyetle karşılaşacak, bilinmesinde yarar var diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.