Deprem çadırları saray, çocuklar terörist!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Roboski katliamı ile ilgili olarak söylediklerinin “insani” olmadığını söyledi.
Ne demek “insani”?
İnsancıl, insana saygılı.
Yani, Türkiye gibi sorunlu bir ülkenin içişleri, uzun bir zamandan beri insancıl ve insana saygısı olmayan biri tarafından yürütülüyor.
Azıcık insana saygısı olsa deprem çadırlarını saray, ailesinin geçimini sağlamak için canı pahasına kaçağa giden çocukları terörist olarak görebilir mi?
Oysa bu ülkede çocukları terörist değil, teröristleri bile “Bizim çocuklarımız” diye bağrına basacak siyasetçi ve yöneticilere ihtiyaç var.
Haber hemen ilgimi çekti, çünkü benim de çoktan üzerini çizdiğim üç bakan vardı.
Listede “Erdoğan’a yük oldu” diye değerlendirilenlerin başında İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin geliyordu.
Şahin, Van’daki deprem sonrası çadırkentleri ziyaret ederken, “Burası saray gibi olmuş, bizde mi gelip burada yaşasak” diye başladığı potlar serüvenini, vatandaşa “Hadi bir takla at da görelim” deyişiyle sürdürüp, son olarak Roboski’de savaş uçakları tarafından bombalanan 34 kişinin PKK’nın piyonu olduğunu söyleyerek noktaladı.
***
Gerçi, Başbakan Erdoğan’ın üslubu da çoğu zaman bir devlet adamına yakışmayacak katılık ve nezaketsizlikte olabiliyor ama, İdris Naim Şahin bir de buna ek olarak çok itici ve kaba.
Mesela dün Taraf Gazetesi bir fotoğrafını yayınlamıştı, ben fotoğrafa bakar bakmaz, onun İdris Naim Şahin olduğunu hemen anladım.
İdris Naim Şahin ile ilgili bir sözü olup da söyleyecek olanlar, “Türkiye’nin şanssızlığı” tanımlaması ile başlıyor konuşmasına.
İdris Naim Şahin, yalnızca Erdoğan’a değil, artık hepimize ciddi anlamda “Yük” olmaya başladı.
Başbakan Erdoğan’ın; İçişleri Bakanlığına sevecen, aklı başında, söyleneni anlayan, doğru dürüst şeyler söyleyen, çocukları terörist olarak dışlayacak değil, teröristleri bile, “Bizim çocuklarımız” diye bağrına basıp kucaklayabilecek birini ataması lazım.
***
Kabine kurulduğu günden beri, Suat Kılıç’ı her gördüğümüzde Başbakan Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na neden böyle birini atadı diye merak edip duruyoruz.
Gençlik ve spor denince herhalde genç biri olsun diye düşündü.
Ama adam bir kere dört dörtlük “ham.”
Görüntüsüyle çelişen davudi sesiyle, herşeyi biliyormuş pozlarında.
Siyasette gençler olsun diyoruz ama, altı boş değil, dolu gençler olsun istiyoruz.
Biz Suat Kılıç’la ilgili bu görseller eşliğinde olumsuz düşünürken, meğer Başbakan Erdoğan’ın Suat Kılıç’ı silme nedeni başkaymış.
Habere göre, Suat Kılıç ile ilgili Başbakanı kızdıran şey mal varlığı imiş.
Spor Bakan'ı Suat Kılıç'ın siyasete ticaret bulaştırması AKP'lilerin midesini bulandırıyormuş.
Ee biz çocuk henüz toy, ham falan dedik ama, maşallah siyasetin ilk kuralını iyi öğrenmiş.
***
Benim çizdiğim üçüncü isim Avrupa Birliği’nden Sorumlu Bakan Egemen Bağış’tı.
Çünkü onun da Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda bol keseden atan ve gereksiz yere meydan okuyan tavırlarına bir anlam vermek zor.
Haşarı bir çocuk edasıyla yürütüyor Avrupa Birliği ile ilişkileri.
Tanrı sonunu hayır etsin.
Başbakan Erdoğan’ın üzerini çizdiği üçüncü isimse, Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’mış. Pasifliği kızdırdırıyormuş Erdoğan’ı. Başbakan onun için 'Hayatımın yanlışı' diyormuş.
***
Başbakan Erdoğan da kalifiye eleman konusunda sıkıntıda galiba ne dersiniz?