Sevgili Aykut
Benle vedalaşmadan öyle çekip gittin demiştim. Hani birikmişler bir yana, bu sene pandemi, ekonomi ve politika sallapatiliği ve senin o gözlerimize veciz olarak kaktığın çoğumuzun görmediği incelikleri konuşurduk ne güzel. Hadi görüşlerinden mahrum bıraktın bizleri ama bir konu var ki o alanda sana sürekli anlattım durdum. NBA play-offs. Hatırlarsan geçen senelerde Lili gardaş dahil, sabaha karşı uyanır TV karşısına oturur, “Hangi tribünde oturuyorsun seni göremedim, yerini söyle!” ile başlayan salvolar ve “Maçı kim alır?” tahminlerini içeren karşılıklı mesajlar maç boyunca havada uçuşurdu. Bu sene “boş tribünlere” oynanan maçlarda kendi kendime Aykut acaba “hangi tribünde oturmuş acı tatlı gülümsüyor” diye düşünüp durdum. Bugünlerde Amerikan seçimlerine bakıp bundan “Ne kısmet, ne hikmet, ne keramet, ne selamet, ne hezimet, ne istikamet, ne nimet, ne ganimet, ne alamet” çıkarır diye yazacakların da aklımdan geçmedi değil. Nur içinde uyu kardeşim.