Sosyal medyadaki narsizm mi ya da aynadaki ben mi?

Halk arasında ne kadar trajik bir söylemdir ki; insanların yolda yürürken bile yola bakmayıp elimizdeki telefonun ekranına bakar olduk demesi!

Bu durum öyle bir hal aldı ki İtalya’nın, Bolzano kentinin direklerine insanlar kafalarını çarpınca darbe almamak için kafa koruyucu tamponlar yerleştirilmiş. Bizim ülkemizde de böyle bir durum olursa hiç şaşırmamak gerek.

Hiç düşündünüz mü sosyal medyada kendimizi neden olduğundan farklı göstermek isteriz. Bu durum özentilerimiz mi yoksa özendirilmemiz mi? Başka insanların beğenilerine ya da hiç tanımadığımız insanların bile beğenilerine o kadar ihtiyaç duyuyoruz ki paylaştığımız bir gönderide, her bir resimde bir beğeni gelince hemen telefonlarımıza bakıp kendimizden biraz farklı olan birilerinin beğenisini görünce egomuzun tavan yapıp ben aslında onlardan daha iyiyim deyip narsistik kişiliğe bir adım daha atıyoruz.

Her yaşadığımız anı, olayı sosyal medyada paylaşıp gelen tepkilere göre hareket ediyor ve davranışlarımızı buna göre belirliyoruz. Çok üzüldüğüm bir olayı da sizinle paylaşmak isterim, covid-19 ‘dan vefat eden bir arkadaşımın vefatını Facebook’tan öğrenmiştim.

Peki böyle bir durumda sosyal medya bir araç mı yoksa zorunluluk mu?

Amerika'da on yıl önce başlayan günümüzde ise epey bir yol almış bir deneyden bahsetmek istiyorum. Bu deney, beyne küçük bir çip takılıp davranışlarımız ile düşüncelerimizin aynı anda olduğunu ölçebilen kalp atış ritmlerimizi değerlendiren, diğer organlarımızdaki farklılıkları tespit eden bir cihaz. İlk bakışta insanlık lehine görünen bu cihaz, daha sonra epeyce geliştirilince insanlar üzerinde neler yapılabileceğini bu yazıyı okurken bile neler düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum. Uzaya 2020 yılında 12 bin uydu konuşlandırılacak ve bu sayı 42 bine ulaşacak haberlerini hepimiz okuduk.

Teknolojik olarak ilerlediğimiz yön belli, ancak hayatımızı çok uluslu şirketlerin metası haline getirmememiz gerektiğini söylemek isterim. Bize sunulana dikkatli yaklaşıp, ihtiyacımız dahilinde uygulamaları kullanıp hayatımıza kendimiz yön verebilir düşünce yapısında olan bireyler olmayı tavsiye ederim. Aksi durumda kendi özbenliğimiz ile bir süre sonra savaşır hale gelip, hepimiz birer narsist, egosit bireyler olarak yönetileceğiz.