Ait olduğu makama açık bir mektup
Ocak 1942 doğumluyum, yani sizden 12 yaş daha büyük olduğumdan, bazı konularda size doğru olamayanları anlatmak görevim. Siz kimsiniz de böyle kelam ediyorsunuz demeyin, bu ülkenin 78 yıllık deneyimli bir vatandaşıyım.
Aklımın erdiği tarihlerde 14 Mayıs 1950 seçimini yaşadım. Siz daha dünyada yokken. Hani tek partili dönemleri ben bilirim dediğiniz, fakat bilmediğiniz dönemleri ben yaşadım. Demokrat Parti dönemini de ailede vekil olan akrabalarımızla yaşadım. Nelerin doğru, nelerin yanlış yapıldığını izledim. 10 sene iktidarda kalan Demokrat Partinin, son senesinde sürahiyi taşıran son damla, 18 Nisan 1960’da, 146 madde hilafına kurulan Tahkikat Komisyonu ile ilgili ve yetkilerini tarif eden 7468 Sayılı Kanun’la iktidarın, muhalefeti susturmaya çalışmak istediğini yaşadım. İsmet Paşa ‘Sizi ben bile kurtaramam ‘ demişti. Hukuk Fakültesinin önünde ben de vardım. Bu kanun maddelerini iyi okumak gerekiyor..
Madde 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat encümenleri ve naib olarak vazifelendirecekleri tali encümenler; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Askeri Muhakeme Usulü Kanunu, Basın Kanunu ile diğer kanunlarda Cumhuriyet Müddeiumumisine, sorgu hakimine, sulh hakimine ve askeri adli amirlere tanınmış olan bilcümle hak ve selahiyetleri haizdir.
Madde 2’de ise içeriğini tarif eden cümleler ibret verici:
- Tahkikatın selametle cereyanını temin maksadıyla her türlü neşriyatın yasak edilmesine,
- Neşir yasağına riayet edilmemesi halinde mevkute veya gayri mevkutenin tabı veya tevziinin men’ine,
- Mevkute veya gayri mevkutenin toplatılmasına, mevkutenin neşriyatının tatiline veya matbaanın kapatılmasına,
ç. Tahkikat için lüzumlu görülen veya sübut vasıtalarından olan her türlü evrak, vesika veya eşyanın zaptına,
- Siyasi mahiyet arz eden toplantı, hareket, gösteri ve emsali faaliyetler hakkında tedbir ve karar almaya,
- Tahkikatın selametle intacı için lüzumlu göreceği bilcümle tedbir ve kararları ittihaz etmeye ve hükümetin bütün vasıtalarından istifade eylemeye.
Bugün yaşadığımız Türkiye’de basın yasağı adı altında kaç kişinin tutuklu olduğunu bildiğinizi ümit ediyorum. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verdiği rakam 108 gazeteci. Mısır’da bile bu rakam 24. Ülkemizde demokrasi olduğunu iddia edebilir miyiz?
Panama ülkesinde delil olmadan bir iş adamını, sadece itham edip, suçlu olduğu iddia edilerek 2 sene hapishanede tutuldu. Ülkemizde son 18 yıllık iktidar dönemi içinde benzer uzun göz altına alınmalar yaşanmıyor mu ?
Bir Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde göreve başlarken ettiği yemin çok önemli:
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
Bu yeminin içinde bulunan hangi maddeye sadık kaldınız? Kendinize sordunuz mu? Siz Parti Başkanı olarak mı konuşmaktasınız, yoksa Cumhur Başkanı olarak mı? Bu konuda mutlaka bir karar vermeniz gerekir. Her konuşmanızda insanları ötekileştirmektesiniz ve ötekilere nefret kusmaktasınız. ‘’Tarafsızlıkla’’nın tarifi bu mudur? ‘Temel Hürriyetler’den ne anlıyorsunuz?
Böyle bir yemini Amerika Birleşik Devletleri Başkanı da yapmakta. Ancak bu yemini söylerken elini İNCİL’in üstüne koyarak yemin etmekte. Belki sizin de böyle bir davranışta bulunmanızda yarar olabilirdi. Ettiğiniz yemin, şeref ve namus üstüne. Hayatta daha değerli bir kavram olduğunu düşünmekteyim.
"ABD’nin başkanlık makamını sadakatle yürüteceğime ve elimden gelenin en iyisini yaparak ABD Anayasası’nı muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma yemin ederim.”
"I do solemnly swear (or affirm) that I will faithfully execute the Office of President of the United States, and will to the best of my Ability, preserve, protect and defend the Constitution of the United States."
Cumhurbaşkanı hükümet sözcüsü değildir. Bütün Bakanların adına Cumhurbaşkanı konuşmakta. Çok mu meraklısınız mikrofona çıkmaya? Biraz halka inip onlarla konuşun. Esnafın, işsizin beklentilerini dinleyin. TÜİK adlı kurumun yayınladığı değerlerin, Saraydan dikte edildiği bildiğinden, bu değerlere kimse itibar etmemekte. Sizce ülkede büyüme oranının hangi formülle hesap edildiğini Saraydakiler biliyor mu? Hangi değerleri bu formüle koyup, büyüme hesap edilmekte?
Pandemi süreci başlangıcında 3 maskeyi dağıtamayan bir yönetim sisteminin, aşı konusunda da sınıfta kalacağı mutlak olduğu biliniyordu. Şimdi onu yaşamaktayız.
‘Toplumun yoksulluğunu ortadan kaldırdık’ diye beyanat veren Bakan da sizden talimat alarak konuşmakta. Toplumdan yanlış bilgileri, doğru olduğunu söyleyerek inanmalarını dayatmak, güneşi balçıkla sıvamak gibidir. Gerçekler 5 Tepedeki Sarayda başka yaşanıyorsa bilmiyoruz, ancak sokaktaki insanın ıstırabını 3500 koruma arasından göremezsiniz.
Ülke içindeki Pandemi krizini yönetmek için eğitimli insan gerekir, yalaka değil. Bu konuda deneyiminiz yoksa, karnenize kırık not gelmesi kaçınılmazdır.
Dersini çalışmayan çocuklar kopya çekerler. Sakın Donald Trump’tan kopya çekmeye kalkışmayın, onun sonu pek belli değil diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.