Kamusal Eğitim (Eğitim Hakkı) -2
Eğitimin kamusal bir sorumluluk değil, parayla alınabilen bir mal olması ise onun bir hak değil, kişilerin maddi olanaklarına göre yararlanılabilen bir ayrıcalık durumuna dönüşmesine yol açmaktadır
Günümüzde eğitimde neoliberal (özelleştirme ve piyasalaştırma) politikaları ile beraber, piyasalaşma ve özelleştirme yoğun olarak sürmekteyken; eğitimde “hak kavramı” ile beraber “gereksinim” kavramı bilinçli olarak yaygınlaştırılmaktadır.
Eğitimin hak olarak görülmesi devletlere bir sorumluk yüklerken, bir hak değil de gereksinim olarak algılanması ise bu sorumluluğun ailelere ve bireylere devredilmesi anlamına geliyor. Türkiye’de de son on yılda eğitimde özeleşmenin teşvik edilmesi ve desteklenmesi, eğitiminin yükünün veli ve ailelere yüklenmesi durumu bugüne kadar hiç olmadığı kadar hız kazanmıştır.
Her insan, eğitim hakkına sahip olmakla beraber; eğitimin insan, toplum, gelecek üzerindeki önemi ve etkilerini hatırlamakta yarar görülüyor. Eğitim insan yaşamı, kişiliğinin, değerlerinin oluşumunun olanak sağlarken; beceri, yeteneklerinin, üretkenliklerinin, toplumsal dayanışmaya, demokratik süreçlere katkı yapma ortamını da hazırlamaktadır. Öğrencilerin eleştirel ve yaratıcı düşünme ve sorgulama becerilerinin en çok eğitim süreçlerinde gelişebileceği de su götürmez bir gerçektir.
Lima Bildirgesinde eğitim hakkına ilişkin olarak da; “Her devlet, ulusal gelirinin uygun bir miktarını eğitim hakkından tam anlamıyla yararlanılabilmesini sağlamak amacıyla ayırmalıdır,” görüşüne ayrıca yer verilmiştir.
Birçok evrensel sözleşme ve bildirgelerde, eğitim hakkının sağlanmasına ilişkin kaynağın ayrılması sorumluluğunu devletlere yüklenirken, çağa ve moderne dünya ihtiyaçlarına denk düşecek “bilimsel, özgürlükçü ve eşitlikçi bir eğitim” içeriği öngörülmektedir.
Eğitim, bilimin ve sanatın ışığında; toplumsal eşitlik, özgürlük, hoşgörü, saygı, barış, çevrenin korunmasından ekolojik değerler bilincine kadar; çağın gereklerine yanıt verecek ilkelerin kavranmasında ve bu hedeflere ulaşılmasında bir araçtır.
Bir ülkedeki eğitim politikaları ve eğitime ayrılan bütçe aslında geleceğe bakışı ve geleceğe yapılan planlamaları(hedefleri) belirler.
Dünyada ortaklaşılan hakların başında sağlık ve yaşam hakkı ile birlikte eğitim hakkının geldiğini detaylarıyla belirttik. Bu anlamda gelir düzeyleri ne olursa olsun, tüm bireyler ve toplumsal kesimlerin “kamusal nitelikli eğitime ulaşma hakkı” vardır. Bu hakkın yerine getirilmesi esas olarak; toplumu topyekûn geliştirme, farklı yetenek, beceri, kabiliyet, etkileri açığa çıkarma; bireyleri geleceğe hazırlama; gelişen-dönüşen bilimsel ve teknolojik, ekolojik doğa dengesine yanıt verecek bir nesil yaratma sorumluluğudur
Kamusal eğitim hakkının sağlanmadığı veya sınırlandırıldığı; eğitimin piyasanın talebine göre planlanması; eğitimde fırsat eşitliği ve nitelikli eğitim hakkını doğrudan etkilemektedir. Bu anlayışın sonucu olarak eğitimin alınır satılabilir bir meta haline getirilmesi ile de öğrenciler arasında farklılaşma, ayrışma, olanak eşitsizliği yükselişini sürdürecek; eğitime ulaşmada güçlük, toplumsal eşitsizlik ve beraberinde “toplumsal gelişmişlik düzeyi” doğrudan etki yaşayacağını dünya deneyimlerinden de görebiliriz.
Kamusal eğitim hakkı, sadece finansal boyutu veya bütçe oranları ile değil, nitelikli öğretmen, eğitim anlayışı (içeriği, müfredatı, ders kitapları vb.) ve kolay ulaşılabilinmesi ile de ilgili de olduğunun bilinmesinde fayda vardır.
Kısacası, kamusal eğitim, parasız, nitelikli, bilimsel, eşitlikçi, özgürlükçü, toplum yararcı, insan hakları perspektifine uygun, her toplumsal kesimin isteğinin esas alındığı, demokratik değerleri oluşturan, anadilinde ve cins, ırk, din ayrımcı olmayan eğitimin kendisidir.
Gelişmiş bütün ülkelerin kamusal eğitimi bu saydığımız ilkeler çerçevesinde yeniden yeniden yapılandırma çabalarını, tartışmalarını ve planlamalarına tanık oluyoruz.
Sosyal devletin görevi olan kamusal eğitimin sağlanması ile insan, yaşam ve doğa merkezli bir hayatın temellerinin atılabileceğini; sevgi, saygı, hoşgörü, empati, sempati, dayanışma duygularının geliştirileceğini; demokratik, barışçıl, adalet, hakkaniyet, adil olan toplumsal değerlerin oluşabileceğini; çağın, bilimin, teknoloji ve bio mühendislik seviyesine uygun uyumlu nesiller yetişebileceğini hatırlamak, bilmek hepimizin görevidir.
Kamusal eğitim, sadece bir hak değil, aynı zamanda bir gerekliliktir.
Yararlanılan Kaynaklar:
- Eğitim Sen 4. Eğitim Kurultayı raporları.
- İnsan Hakları Gündemi Derneği raporları ve verileri
- Anayasa.
- Avrupa eğitim modelleri (makaleler)
- Pegem raporları.
- dergipark.org.tr
- ceidizleme.org.tr