Rehine

YAYINLAMA: 16 Şubat 2021 / 18.38 | GÜNCELLEME: 16 Şubat 2021 / 18.38

Siz hayatınızda bindiğiniz uçakta havada iken, hava korsanları tarafından hiç kaçırıldınız mı? Böyle bir korkulu olay başınıza geldi mi? Nereye gittiğinizi bilmediğiniz bir istikamette yol almanın nasıl olduğunu hiç düşündünüz mü? Başınıza gelmiş olsa idi acaba neler düşünürdünüz? Cebinizden çıkardığınız bir kağıda belki son düşüncelerinizi yazmaya çalışır mıydınız? Meçhule giderken, korsanların insafı altında, bir fare kapanı gibi olan uçak koltuğuna bağlı, kendinizi nasıl hissedebileceğinizi hiç düşündünüz mü?

Uçakla kaçırıldığımda, eğer sağ kalırsam, böyle bir duyguyu bir daha yaşamak istemediğimi düşünmüştüm. O gece duygularımı kelimelere dökmek istedim, ama sonucun ne olacağı belli olmadığından bu düşüncemden vazgeçtim. 

Aklıma hep 1972 yazında Münich Olimpiyatları sırasında Kara Eylül Çetesi tarafından kaçırılan 11 İsrail Olimpiyat takımı oyuncularını kurtarma operasyonu gelir. Kaçırılan rehinelerin karşılığında, Kara Eylül Çetesi, Israil’den Tel Aviv’de bulunan Filistinli 234 tutuklunun serbest bırakılması ile Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu’na bağlı 2 tutuklunun serbest bırakılmasını talep ederler. İstedikleri 2 helikopterle Münih Havaalanı’na gitmek ve havaalanında bir uçağın hazır edilmesidir. Helikopterlere İsrail sporcu rehinelerle binen silahlı Kara Eylül Çetesi üyeleri, eski REIM’daki havaalanına gelirler. Çeşitli noktalara ve uçak içine yerleştirilen keskin nişancılarla hazırlanan bir operasyon sürecinde, kısa süren çatışmada, 11 rehine, 1 alman polisi ve 5 saldırgan öldürülür, 3 korsan ise yakalanır. Öldürülen 5 teröristin cenazeleri Libya’ya götürülür ve Muammer Muhammed Ebu Münyar el- Kaddafi tarafından Devlet töreni ile toprağa verilir.

Daha sonra terör örgütü tarafından kaçırılan bir Lufthansa Havayolları uçağına karşılık Münih baskınında yakalanan Kara Eylül üyelerinin serbest kalmasını isteyen eşkıyalar, bu isteklerinin karşılığını alırlar.

1976 senesinde Tel Aviv-Paris seferini yapan Air France uçağı 3 Temmuz günü Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Uganda’nın ENTEBBE Uluslararası Havalimanı’na kaçırılır. Hava korsanları Yahudi olmayan yolcuların uçaktan ayrılmalarına izin verirler. Israil’den, hapiste bulunan bütün Filistin Örgüt elemanlarının 48 saat içinde serbest bırakılmasını talep ederler. Bu arada İsrail’de özel eğitimli 200 asker, gece yarısı Entebbe Havaalanı’na iner. Başlarında komutan Yonathan Netanyahu bulunur. Entebbe baskınında 7 hava korsanı, 45 Ugandalı asker ve bir de İsrail timinin başındaki komutan hayatını kaybeder.

Ekim 1977’de Palma de Mallorca’dan Frankfurt seferini yapan Lufthansa Havayolları’na ait 737 tipi bir uçak, 87 yolcusu ile 4  Filistin Halk Kurtuluş Ordusu militanları tarafından önce yakıt ikmali için Roma ‘ya indirildi. Oradan Türkiye’de tutuklu bulunan Filistinlilerin serbest bırakılmalarını ve 15 milyon dolar fidye talep ettiler. Roma’dan Larnaka Havaalanı’nda ikmal yaparak Dubai’ye giden uçak, oradan Aden’e götürüldü. 16 Ekim’de korsanlarla iş birliğinde olmadığı gerekçesiyle kaptan pilot Jurgen Schumann öldürülür. Yardımcı pilot Jurgen Vietor uçağı Somali’de Mogadişu’ya götürür. Burada planlanan Alman özel timleri tarafından gece yarısı yapılan baskında, rehineler ufak tefek yaralarla kurtulurlar.

Güneydoğu’da başlayan GABAR operasyonu ile bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yapılan harekette ana hedefin örgüte karşı olduğunu düşünmekteyim. Yoksa giriş ve çıkışı dar bir tünel içinde 5 ve 6 yıldır rehin tutulan 13 yurdum insanını kurtarma operasyonu olmasa gerek. Böyle bir baskın için deneyimli olduğunu düşündüğüm silahlı kuvvetlerin bünyesinde çok yetenekli askerlerin bulunduğuna inanmaktayım. Fakat anlamadığım bir konu ise, bunca sene bu rehineler her gün bir korku içinde yaşadıkları ve her dakikası ölüm korkusu içinde olmalarının, bu insanlarının hangi halet-i ruhiye içinde olabileceklerini düşünmekteyim. Bazı rehinelerin kaçırıldığını hatırlamaktayım. Ancak bu rehineleri kurtarmak konusunda zaman içinde hangi yolların denendiği, hangi arabulucuların kullanıldığını halk bilmek ister.

Hani benim yaşadığım, Atina’da son bulan beş on saatlik bir kaçırılma olayında ve bu zaman içinde neler yaşadığımı bildiğimden, bunca senedir rehin olarak tutulan bu insanların neler düşündükleri, neler ümit ettikleri, sonunda devlet olarak ne yaptığımızın çok önemli olduğunu düşünmekteyim diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Rehine