"Bırakın adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun" sözünün menşei ve adalet
İngiliz rahip WİLLAM VATSON'a ait olduğu bilinen bu söz, Roma İmparatoru 1. FERDİNAND'ın ülke yönetiminde kullandığı sloganıydı. Sözün bir başka versiyonu da (JUSTİTA FİAT, RUAT COELUM) "Bırakın, gökyüzü düşse de adalet yerini bulsun"dur.
Diğer bir yandan bu sözün SİGMUND FREUD’a ait olduğu söylenmektedir.
Sözü kim söylerse söylesin, çok doğru ve güzel.
Bu sözü özlü bir şekilde anlatan STEVEN SPİELBERG'in tarihi belgelere dayanarak çektiği AMİSTAD filminde SPİELBERG Amerikan Başkanlarından JOHN QUİNCY ADAMS'a söyletir bu sözü.
1839 tarihinde köleleri taşıyan AMİSTAD gemisinin 2 Temmuz 1839 tarihli yolcuları arasındaki 50 kölenin verdiği özgürlük mücadelesi bu geminin ve o yolculuğun adını tarihe yazdırdı. SENGBE PİGEH, liderliğinde isyan eden köleler mürettebatla savaşarak gemiyi ele geçirdiler. Gemiyi ele geçirirler. Ancak geminin subayı DON PETRO MONTEZ onları güzergah konusunda aldattı ve onları New York'a götürdü. Evlerine geldiklerine inanan köleler gemiden indiklerinde isyan çıkarmak ve cinayet işlemek suçuyla tutuklanır ve hapse atılırlar.
Amistad ile ilgili haberler İspanya Kraliçesi’ne kadar gider ve kraliçe o geminin ve içindeki kölelerin İspanya'ya ait olduğunu ve kölelerin en ağır şekilde cezalandırılmalarını ister.
Köleler mahkemeye çıkar. Dava yüksek mahkemeye taşınır. İşte bu dava görülürken, kölelerin davayıa kazanması durumunda bir iç savaş çıkacağı tehdidi vardır. ABD Başkanı JOHN QUİNCY ADAMS'ın yüksek yargıçlara "Mahkeme Kanunlara saygı gösterip bu insanların haklarını teslim ederse iç savaş çıkacakmış deniyor. Çıkacaksa bırakın çıksın. ADALET YERİNİ BULSUN, İSTERSE KIYAMET KOPSUN" der.
Bütün bunları değerlendirdiğimizde, adalet yerini bulduğunda kıyamet kopmaz. Adalet yerini bulmadığında işte o zaman kıyamet kopar. Adaletin olmadığı bir devlet, bir ülke eninde sonunda yıkılmaya yok olmaya mahkumdur.
Zaten Anayasamızda, bir hakim Anayasa'ya Kanuna ve hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Ve hiçbir organ, makam, merci ve kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; telkin ve tavsiyede bulunamaz. Anayasa bir devletin çatısıdır. Anayasada kurumlar ve kurallar vardır. Yasal düzenlemeler Anayasaya aykırı olmamalıdır. Bu anlayışın hakim olması için, kuvvetler ayrımının gerçekleştirilmesi ve yargının mutlaka bağımsız hale getirilmesi gerekir. Yargı bağımsızlığı sağlanmadan ne hukuk devleti olunur ne de adalete ulaşılır. Unutmayalım, bağımsız yargı bir gün herkese lazım olabilir..
Kararlarda, vicdanı kanaat önemlidir. Vicdanla ilgili Mahatma Gandi'nin şu sözü çok önemlidir. "Her tür mahkemeden daha yüksek bir mahkeme vardır, o da vicdandır. O diğer bütün adalet sistemlerinin üzerindedir" der. Bu anlayışı içselleştirdiğimizde adalete ulaşmak zor olmaz diye düşünüyorum...
Sonuç olarak, ülkemizde yaşayan bütün insanların, demokratik hak ve özgürlükleri eşit olarak verildiğinde, insan haklarına saygı gösterilip, hak ihlalleri sona erdiğinde, suç işleme imtiyazı ortadan kalktığında, yasalar herkese eşit olarak uygulandığında, yargı siyasallaşmaktan kurtulduğunda yargı bütünüyle bağımsız hale geldiğinde ve herkes adil yargılanma hakkına kavuştuğunda, ifade özgürlüğü önündeki engeller ortadan kalktığında, korkular bittiğinde ve herkes kendini güvende hissettiğinde, özetle demokrasi için gerekli kurum ve kurallar işler hale geldiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulduğunda adalete ulaşırız ve kıyamet de kopmaz. Herkes bunu böyle bilmelidir...