Köprü
Biz Anadolu deriz, ancak Avrupalıların Minör Asya olarak tanımladığı anavatanımızın Avrupa ile bağlantısında bulunan İstanbul şehri için, tarih boyunca birçok tasarımlar yapılmıştır. Bilhassa Haliç üzerine köprü yapımı asırlarca gündeme gelmiş. Yapılan tasarımlar kimi dönemlerde ülke yöneticileri tarafından yaptırılmış ve kullanılmıştır. Tarih içinde anılan adı ile Constantinopolis şehir surlarının bitiminden sonra Haliç’i aşmak için, Milattan Evvel bir köprü tasarlanır. Demir halkalar üzerine kalasların bağlandığı ve tahmini Eyüp civarından karşı Sütlüce’ye varan bir köprü inşa edildiği söylenir. Bu köprünün adı tarihe ‘Aghios Khalinikos’ adı ile geçmektedir.
Sultan Mehmet Han, İstanbul’un fethi sırasında, Haliç’te gemilerini birbirine bağlayarak Haliç’i geçen bir köprü inşa ettirdiği bilinir. Bu teknelerin karadan çekilerek Kasımpaşa’ya getirildiğini gösteren tabloları seyrederken, inanılması zor bir işin nasıl yapıldığını tahayyül ederiz. Bu tekneler üzerine kurulan köprünün, İstanbul’un fethinden sonra da uzun seneler hizmet verdiğini, tarihçiler anlatır.
İlk kalıcı köprü tasarımı II. Beyazıt zamanında düşünülmüş ve devrin önemli tasarımcısı Leonardo da Vinci‘ye çizdirilip, padişaha sunulur. Avrupalının deyimi olan ‘Altın Boynuz’, yani Golden Horn’a tasarlanan 24 metre genişliğinde 240 metre uzunluğunda bu köprünün yapılmasından, Padişah Sultan Beyazıt han vazgeçer. Daha sonra ünlü mimar Michelangelo dan bir köprü çizmesi istenir. Ancak bu köprü tasarımını yapmayı, Michelangelo reddeder.
Sultan II. Mahmut 1830’lu senelerde Unkapanı ile Azapkapı arasına uzun mesafeli tahta dubalar ( fıçılar) üzerinde 540 metre uzunluğunda bir köprü inşa ettirir. Bu köprü 3 Eylül 1836 da HAYRATİYE adı ile hizmete girer, daha sonra 1912 yılında hizmetten kaldırılır.
Leonardo da Vinci’nin tasarladığı ve imkansız olarak nitelenen köprü, 350 yıl sonra Sultan Abdülmecid zamanında annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından Cisr-i Cedit adı ile Haliç üzerine yaptırılır. 1845’te açılan bu köprüden ilk 3 gün geçiş ücretsiz olmuş. Daha sonra 25 Ekim 1845 tarihi itibari ile yayalardan 5 para, sırtında yük olan hamallardan 10 para, sırtı yüklü hayvanlardan 20 para, at arabalarından 100 para, hayvanların adedine göre her birinden 3 para talep edilmiş. Ordu mensuplarından, Kadılardan, itfaiyelerden ve rahiplerden ücret talep edilmemiş. Daha sonraları Cisr-i Cedit yerine yapılan Galata köprüsünden 1930 senesine kadar geçiş ücreti, köprünün her iki başında bekleyen beyaz üniformalı memurlar tarafından toplanırmış. Ancak köprü geçişindeki ücret, o tarihlerde, ne dolar paritesine bağlanmış, ne de yıllar içinde artışa tabi olmamış.
Haliç üzerine bir başka köprü ise 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından inşa ettirilmiş.
1872 senesinde İngiliz G.WELLS firmasına 105.000 altın lirasına, 480 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğinde 24 duba üzerinde kurulan bu köprü, 1912 yılına kadar kullanılmış.
Haliç’e inşa edilen dördüncü köprü, Sultan II Abdülhamid tarafından MAN AG firmasına 1912 de 350,000 altın lirası karşılığında yaptırılmıştır. Köprü 466 metre uzunluğunda 25 metre genişliğinde tasarlanmış. Köprünün altlarına daha sonraları dükkanlar yapılmasına izin verilmiş. Bu köprü uzun seneler İstanbul’a hizmet verdi ve adına neden Galata Köprüsü denildiği pek bilinmemekle beraber, 16 Mayıs 1992 senesinde çıkan bir yangında büyük hasar gördü. Bu nedenle bir beşinci köprü bu yangın sonrası tasarlandı.
Bugün kullanılmakta olan Galata köprüsünün tasarımını GAMB firması tarafından yapıldı. Bu köprünün inşaatını STFA firması yaptı. Köprünün tasarımında açılır-kapanır tarzda 490 metre uzunluğunda ve 42 metre genişliğinde çalışacak diye inşa edilen bu köprü, Norwich te bulunan Trowse Köprüsü’nden esinlenilmiştir. Ancak bu köprü açılışından sonra deneme ve tersanede bulunan bazı büyük gemilerin Haliç’ten çıkması için bir defa açılmış, fakat daha sonra bir daha açılamamış olması, ilginçtir. Konu hakkında ne kimse soru sormuş ne de araştırılmıştır.
Şimdi ise İstanbul, Boğazın üzerinde hizmet veren birkaç köprü ve Boğaz’ın altından, 1860 yılında Sultan Abdülmecid’in yapmayı tasarladığı tünel ile iki kıta birbirine bağlanmakta. Marmara Tüneli çok önemli bir hizmet, 1997 yılında gündeme gelmiş, proje çalışmaları yapılmış ve 2013 yılında Marmaray olarak hizmete başladığını bilmekteyiz.
Ülkeyi yönetenlerin köprü projelerini anlatırken ‘Devletin kasasından 1 kuruş bile çıkmayacak‘ sözünü ekranlardan, sizlerde benim gibi izlediniz. Kanımca doğru söylediler, yapılan köprüler için 1 kuruş bile çıkmadı, fakat 2020 senesinde araç geçiş garantili köprüler için müteahhitlere devlet kasasından 7 milyar 876 milyon Türk Lirası ödeme yapıldı. 2021 senesinde 14 milyar 49 milyon, 2022 yılında 16 milyar 901 milyon, 2023’te ise 17 milyar 395 milyon ödeme yapılacak. Yılda 25 milyon araç geçiş garantili bu köprüler, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, 161 sene evvel Osmanlı Devletinin düştüğü batağa doğru götürecek, 5 paraların ödendiği Cisr-i Cedit’e rahmet okutacak diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.