Türkiye ve istismar yargılamasında iyileştirmeler

YAYINLAMA: 25 Mart 2021 / 15.33 | GÜNCELLEME: 25 Mart 2021 / 15.33

Çocuk istismarı bilindiği üzere; sadece ulusal eksende değil, evrensel boyutta da  mücadeleyi zorunlu kılan kaçınılmaz bir gerçek haline gelmiştir. Öyle ki, bu konuda hemen hemen tüm Avrupa ve dünya devletlerinin taraf olduğu Uluslararası Antlaşmalar imzalanmakta ve bu yönde adımlar atılmaktadır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 34.maddesi ile çocukların cinsel şiddetten korunması, devletlere mecburi bir yükümlülük kapsamına alınmıştır. Çocuk istismarı ile en güncel ve en etkin düzenlemeler ise 2010 yılında yürürlüğe giren, tüm Avrupa devletlerince kabul edilen Lanzarote Sözleşmesi’dir.

Bu sözleşme mevcut uluslararası standartların üstünde yeni kriterler getirmiş, istismar ile mücadele boyutunu evrensel anlamda daha ciddi bir seviyeye taşımıştır. Türkiye her iki sözleşmeye de taraf ülkelerden olmasına karşın, cinsel istismar vakaları ülkemizde önü alınamaz bir durum haline gelmiştir. Görüleceği üzere; istismar ile mücadele anlamında ciddi adımlar atılması gerekmektedir.

Cinsel istismar suçlarının mağdur çocuklar ve aileleri üzerinde bıraktığı manevi yıkımların en aza indirgenmesi gerekmektedir. Maalesef ki etkin biçimde yürütülmeyen kimi soruşturmalar, uzun süren yargılamalar, çocuğun bu süreç boyunca aynı travmaları tekrar tekrar yaşamasına mahal vermektedir. Cinsel istismar suçlarının yargılaması noktasında dar kalıplardan çıkmalı, suç mağdurlarının birer yetişkin olmayıp çocuk olduğunun bilincinde olunması gerekmektedir. Bu hususta donanımlı, hukuk bilgisi yanında çocuk psikolojisi, çocuğun bilişsel ve gelişimsel süreci hakkında eğitim almış, hukuk süjelerinin yargılamada yer alması gerekmektedir. Bu konuda ihtisas mahkemelerinin kurulacağı konusu da yerinde bir düşüncedir.

 Mağdur çocuklar, mahkeme koridorlarında, dosyanın sanığı ile aynı duruşmayı beklemekte, çocuk doğasına aykırı gergin bir ortamda ifade vermektedir. Soruşturma aşaması da dahil; bu yargılamalar adliye dışı oluşturulacak, çocuk doğasına özgü bir ortamda yürütülmesi fikri de konuşulanlar arasındadır. Bütün Avrupa ülkelerinin tarafı olduğu, Lanzarote Sözleşmesi “4 P’li yaklaşım” : Önleme (Prevention), Koruma (Protection), Kovuşturma (Prosecution) ve ulusal ve uluslararası işbirliğini Teşvik (Promotion) aracılığıyla çocuklara karşı cinsel şiddete yönelik bütüncül bir tepki sunmaktadır. Açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan yargı paketinde bu yönde adımlar atılacağı belirtilmiştir.

İstismar mağduru çocukların soruşturma ve kovuşturma aşamasında ifadelerinin alınması hakkında yeni düzenlemeler yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre; Çocukların ifadelerinin sanığın olmadığı adli görüşme odalarında uzmanlar eşliğinde alınacak ve hakimler bu duruşmalarda cübbe giymeyecek. Çocuk dostu adliye konseptinin hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Bu düzenlemeler istismar yargılamaları bakımından umut vadetmekle birlikte, yukarıda değinilen diğer hususların da bu düzenlemelerde yer bulması gerekir. Bu bakımdan tarafı olduğumuz, yukarıda da değindiğimiz evrensel sözleşmeler yol haritası olarak dikkate alınabilir.

Türkiye ve istismar yargılamasında iyileştirmeler