Gençler neden mutsuz?

İşsizlik olgusu; ülkemizde hemen her gün duyduğumuz ve muhatabı olduğumuz bir kavram haline gelmiştir. Kavramı tanımlayacak olursak, işsizlik genel anlamıyla insan kaynaklarının kısmen atıl kalması, kalkınma hızında yavaşlama eğilimini ifade etmektedir. Çalışma şartlarına ehil bireylerin, herhangi bir iş sahasında istihdam edilememiş olmasıdır. Uluslararası Çalışma Örgütüne göre ise, işsiz sayılabilmek için aktif olarak iş aramak gerekmektedir. Bu kavram ülkemizde çarpıcı bir gerçek haline gelmiştir.  

TÜİK verilerine bakıldığında, 2020 yılı itibari ile, ülkemizde işsizliğin yüzde 13,2 oranında gerçekleştiği, bu sayımlarda genç nüfusa karşılık gelen oranın işsizlik oranın ise yüzde 25,4 seviyesinde olduğu görülmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun yürüttüğü çalışmalarda ise Türkiye’de gerçek işsizlik oranının yüzde 28.8 civarında olduğu açıklanmaktadır. Covid 19 salgını da ülkemizde ve dünyada ekonomik anlamda deprem yaratmış, bu oranların daha da yükselmesine sebep olmuştur. TÜİK'e göre ise Türkiye'deki istihdam edilenlerin sayısı 1 milyon 103 bin kişi azalarak 27 milyon 66 bin kişiye düşmüştür.

Gerek bu veriler gerekse de sosyo ekonomik, istihdam, iş gücü gibi kriterlerin irdelendiği çalışmalarda gözle görülür en önemli gerçek işsizlik kavramının ülkemize kaçınılmaz bir gerçek olduğu ve istihdam konusunda sıkıntılı günlerden geçtiğimiz konusudur.

Bu olgunun genç nüfus üzerindeki yansıması da korkulası bir durumdur. Aktif olarak iş sahasında istihdam bekleyen milyonlarca genç hayatının en verimli dönemini, işsizlik sancısı içinde geçirmektedir. İstihdam bekleyen genç nüfusun içerisinde ise, çoğunluğu oluşturan üniversite mezunu, eğitimli kesim ne yazık ki …Bu verilerden  “Gençler neden mutsuz?” sorusunun en gerçekçi cevabının işsizlik olduğu da anlaşılmaktadır. Gençler uzun yıllar eğitimini almasına karşın eğitim gördüğü iş sahasında istihdam edilemiyor, ekonomik kaygı ile akabinde farklı birçok iş ve meslek grubuna dahil olmaya çalışıyor. Bu meslek gruplarına dahil olamayan, özel sektörde ve kamuda iş bulamayan birçok genç, ekonomik anlamda hayatını idame ettirememektedir.

Sosyo- ekonomik koşulların günden güne zayıflaması ile birlikte toplumsal sorunlar ve çatışkılar da belirgin hale gelmeye başlamıştır. Bu durum, ekonomik anlamda bağımsız hale gelemeyen bireyler üzerinde, psikolojik baskı yaratmaktadır. Günden güne gençler üzerinde etkini arttıran gelecek kaygısı, yaşadığı coğrafyada tutunamayan umutsuz bireyler ortaya çıkarmaktadır.