Avukatlar ölüyor!

YAYINLAMA: 06 Nisan 2021 / 19.20 | GÜNCELLEME: 06 Nisan 2021 / 19.20

Türkiye ‘de her yıl birçok insan, farklı sebeplerle intihara kalkışmakta, maalesef ki birçoğu da ölüm ile sonuçlanmaktadır. Geçim kaygısı, olumsuz ekonomik koşullar ve bunların yol açtığı gelecek kaygısı bu intiharları tetiklemektedir. Bu intiharların içinde son zamanlarda sayısı giderek artan, Avukat İntiharları da dikkat çekmektedir.

Türkiye’de avukat intiharları, mesleki ve ekonomik koşulların günden güne artması ile birlikte, artış gösteren vahim bir durumdur. Avukatları çevreleyen bunaltıcı birçok sebep mesleki sorunlardan ileri gelmektedir. Tabi ki, her intihar vakası mesleki kaynaklı sebeplerden ileri gelmektedir gibi bir söylem doğru olmaz, faklı sebepler de bu intihar girişimlerinde etkin olmaktadır. Fakat gündeme yansıyan vaka ve gelişmelerden, yapılan araştırma ve çalışmalardan; avukat intiharlarına icra ettikleri mesleğin getirdiği sorunlar, bu sorunların mahal olduğu geçim kaygısı gibi faktörler etkili olduğu anlaşılmaktadır. İşin boyutu sadece ekonomik kaygı kriteri ile de sınırlı tutulmamalıdır. 

Mesleğin zaman içinde uğradığı itibarsızlaşma, avukatlık mesleği ile ilgili yanlış bilinen bilgi ve tutumlar da bu intiharlara neden olmaktadır. Çok yakın bir zamanda kaybettiğimiz, mesleğini ifa ederken, haciz işlemi sırasında saldırıya uğrayan genç avukat bu yanlış algı ve tutumun kurbanlarından biri olmuştur.  Hali hazırda fiilde açılmış olan, mezun veren hukuk fakülteleri ile birlikte, halen açılan ve açılmaya devam eden hukuk fakülteleri, her yıl binlerce mezun vermektedir. Sayı arttıkça deyim yerinde ise çember daralmakta, mesleğe yeni başlayacak olan yahut mesleğinin başında olan genç avukatlar daralan bu çemberde, mesleğe tutunmaya çalışmaktadır. Sayının bu denli çok olması mesleki kalite, meslek etiği gibi normların iyileşmesine katkı sunmamaktadır. Aksine günden güne artan mezun akabinde mesleğe mensup kişi sayısı var olan ve henüz çözüme kavuşturulma bekleyen sorunların daha da dallanıp budaklanmasına mahal vermektedir. Mesleki dayanışma kavramının, diğer mesleklere nazaran avukatlık mesleği bakımından yetersiz kaldığı gerçeği de, avukat intiharları bakımından dikkate alınması gereken bir durumdur.

 Avukat adalet kavramının her alanda yerli yerince oturmasını sağlayan, yine adaletin her alanda tezahürünü denetleyen, yargı erkinin savunma kanadının temsilcisidir. Avukatlık yargı sistemi içerisinde, yağının tüm öğelerini(iddia makamı, savunma makamı ve diğerleri) denetleyen, harekete geçiren, yargının işleyişine ivme kazandıran dahası bu işleyişe belki de en büyük katkıyı sunan konumda yer almaktadır. Maalesef ki, son zamanlarda meslektaşımız Av. Ersin ARSLAN gibi görevini ifa etmeye çalıştığı sırada öldürülen, haberlere, medyaya yansımamış olanların da olduğu düşünülerek, görevi sırasında tehdit ve yaralamaya maruz kalan meslektaşlarımız bulunmaktadır. Bu acı gelişmelere bir de genç avukat intiharları eklenince, yargının ve yargı erkinin en önemli temsilcisi avukatlık müessesinin acı tablosu gözler önüne serilmektedir. Avukatlar Günü Olarak kutlanan geçtiğimiz 5 Nisan’ın hemen birkaç gün öncesinde gencecik henüz 26 yaşında Av. Muhammed Halil YAVUZ, hayatına son vermiştir. Herkes için adalet, adalet için avukat ve benzeri söylemleri, yukarıda sözü geçen özel gün ve anmalarda dile getirsek de, bu söylem ve kavramlar, kelime dağarcıklarımızı doldurmaktan öteye götürülememiş, hala bu kavramları tam manası ile hayatlarımıza, toplumsal yaşantımıza yerleştirebilmiş değiliz. Her geçen gün artan avukat intiharlarının üzerinde durulması ve bu durumun önüne geçmek için alınması gereken önlemler alınmalı, bu önlemler yasal zemine oturtulmalıdır. Avukatlık kurumu hak ettiği saygın konumuna ulaştırılmalı, meslek hakkında doğru olarak bilinen yanlışlar giderilmeli, ön yargılı yanlış tutumlar bırakılmalıdır.

Avukatlar ölüyor!