Özgürlük üzerine
Özgürlük denilince hep aklıma şu klişe tanımlama gelir; “Senin özgürlüğün bir başkasının özgürlüğünü kısıtlıyorsa, o özgürlük olamaz.” Ancak bu tanım sanki antik çağlardan kalma bir söz gibi gelmeye başladı bana. Yaşadığımız çağda sizce insanın özgürlüğünü kısıtlayan temel şey bir başkasının özgürlük sınırı mı yoksa bundan daha baskın kısıtlar mı var hayatımızda?
Mesela Türkiye’de seyahat özgürlüğü konusunu ele alalım. Şahsi arabanız yoksa zaten gelir düzeyi olarak seyahat etme durumunuz oldukça kısıtlı. Taşıt sahibi olmak, artık ülkemizde lüks bir seviye. Ancak bu seviyede olsanız dahi depoyu gönül rahatlığıyla dolduracak akaryakıt almak aylık gelir-gider dengenizi bozuyorsa ki öyle olması çok doğal, yurtiçi seyahat da hayal oluyor bu durumda. Yani turizm cenneti ülkemizde seyahat özgürlüğünüz ciddi şekilde ekonomik durumunuza bağlı. Bir başka deyişle paranız biterse seyahat özgürlüğünüz de bitecek. Sizce siz özgür müsünüz?
Zaten ülke dışına seyahat etmek isterseniz önce ekonomik düzeyiniz yüksek olacak, sonra gezilesi ülkelerin vizeleri alınacak, aşı durumunuz uygun olacak vs. Yani sizin ülke dışına çıkma özgürlüğünüz vatandaşı olduğunuz ülkenin diğer ülkeler nezdindeki göreceli kabulüne bağlı. Kısacası ne içerde ne dışarda rahat gezme yok. Yani siz birey olarak özgür değilsiniz.
Düşünce özgürlüğü, konuşma özgürlüğü, giyinme özgürlüğü hatta yeme-içme özgürlüğü konularında ne düşünürsünüz bilmiyorum ancak bu konularda kendinizi biraz güçlü ve ısrarcı ifade etmeye kalkışırsanız çok büyük bir toplum tepkisi alacaksınız. Karşıt görüşün linç kampanyasına uğramanız muhtemel.
Günümüzde konuşmak için icazet almayan, düşüncesini amasız ve fakatsız haykırabilen, zihnini serbest bırakıp başka bir dünya hayal edebilen entelektüel insanlar yok mu? Elbette ki var. Ancak onlar da özgür kalabilmek için yalnız kalmak zorunda. Peki özgürlük bunun neresinde?