Hayat beklemez
Hayat beklemez derler ama inanın biz millet olarak hep bekliyoruz.
Adaletsizliklerin ortadan kalkmasını..
Piyasaların düzelmesini..
Yoksulluğun bitmesini..
Uygar ve çağdaş standartlarda yaşamayı..
Dahili ve harici düşmanların hezimete uğramasını vesaire..
Evet; durmadan bekliyoruz ancak hiçbir şey olmuyor.
Arada bir referandum veya seçim oluyor. Heyecanlanıyoruz…
Bize tercihimizi soruyorlar; sanki demokratik tercihlerimiz tümüyle sandıkta vücut bulacakmışçasına bekliyoruz.
Ne; seçtiğimizden tam memnun kalıyoruz; ne de diğerlerini seçmediğimize hayıflanıyoruz.
Kaderimize razı bir şekilde yine beklemeye geçiyoruz.
Peki, sizce beklemekten neden vazgeçemiyoruz?
Çünkü bilinçaltımızda; hiç beklemediğimiz bir anda bir mucize olacağına, bir kahramanın gelip bizi kendimize getireceğine inanıyoruz. Ancak dünyadaki baş döndürücü gelişmeler karşısında beklemek ve yerinde saymak mümkün değil artık. Yerinde saydığın anda geriye gidiyorsun bu devirde. Derhal geçmiş kayıpları telafi etmek ve çağı yakalamak zorundayız. Hayatın her alanında, zaman kaybetmeden devrim niteliğinde çalışmalar yapmak durumundayız.
Doğanın tekrar tüm bereketiyle canlandığı bir Tarım Devrimi;
Sanayinin tüm çarklarının akıl ve ahenk içinde işlediği bir Akıllı Sanayi Devrimi;
Temiz enerjinin hayatımızın odağına yerleştiği bir Yeşil Enerji Devrimi;
Eşitlik, özgürlük ve adaletin mutlak egemen kılındığı onurlu bir Hukuk Devrimi;
Cumhuriyetin, demokrasi ile taçlandığı yepyeni bir Türk Devrimi
Evet; ihtiyacımız olan şey mucize değil bir devrim.
Gelmiş geçmiş en büyük devrimcinin, o mavi gözlü dev adamın, bu millete nasip olması belki bir mucizeydi ancak artık mucize beklemenin zamanı değil.
Zaman çağı yakalama zamanı. Zaman devrim zamanı.