Layık ve Laik
Halk arasında bazı kelimelerin okunuşu veya kullanılışında hata olduğuna inanmaktayım. Hatta bu kelimelerin hem devletin televizyonunda hem de radyosunda zaman zaman yanlış okunduğuna şahit olmaktayım. Özel televizyonlarda yapılan yanlışlıkları önemsemiyorum. Çünkü bu televizyonlara spiker olarak alınan insanlarda TÜRKÇE konuşma eğitimi verilmediğini biliyorum. Ancak Türkiye Radyo Televizyon Kurumu devletin bir organıdır ve burada TÜRKÇE’nin hatasız kullanılması gerekir. Yayınla toplumlara, milyonlara hitap edersiniz. Eğer Türkçe’yi düzgün kullanmazsanız, toplum yanlış verilen telaffuzu, doğru olarak algılar. Hani bazı, TUİK gibi kurumların, topluma verdiği sanal bilgilerin doğru olduğunu ifade ederek, hatalı değerlerin doğru olarak algılanmasını sağlamaya çalıştığı gibi.
Birkaç kelime beni son derecede rahatsız eder. Türk Sanat Müziği’ndeki bir makamı telaffuz etmekte zorlanan takdimciler, UŞŞAK kelimesini, UŞAK olarak telaffuz ederler. İkisinin de anlamlarının birbirinden son derecede uzak olduğunu unutmamamız gerekir.
Bir başka kelimeyi anlatmadan önce sizi on sene öncesine götürmek isterim. 2011 senesinde sonbaharda ne oldu da ülkemizin Başbakanı, müslüman ARAP ülkelerini ziyaret gitti. Bu ziyaretlerdeki ana gaye, Suriye’deki mevcut iktidar hedef alınarak, demeçler verildi. Ülkede faaliyetlerde bulunan muhaliflere destek verilmesi hedeflendi.
Daha sonra ülkemin Başbakanı, Kahire’ye yöneldi. 2011 senesinin eylül ayında Mısır’da yaptığı konuşma ile Arap dünyasının en önemli gazetesi olan El-Ahram gazetesine verdiği demeç, büyük tepki çekmişti. Arap dünyasında Mısır yönetiminin söylediği her cümle, bütün Arap dünyası tarafından öneme alınır. Hani derler ya Kahire öksürse Arap dünyası bronşit olur diye, işte bu kadar hassas bir noktadadır Kahire.
Bu şehri ziyarette Bay Recep, o zamanki Başbakan olarak Mısır’a şu cümlelerle tavsiyede bulundu: ‘Laiklik, din karşıtlığı değildir, Laiklikten endişe duymayın’ diye demeç vermesine Müslüman Kardeşler sözcüsü Mahmut Guzlan, Bay Recep’e tepki göstermiş, ‘Başka ülkelerdeki deneyimler Mısır’a kopyalanamaz’ diyerek, Türk Hükümetini Mısır’ın içişlerine karışmakla suçlamıştı.
Bay Recep ısrarlı bir şekilde Laikliğin din karşıtlığı olmadığını defalarca vurgulayarak, ‘Laiklikten korkunuz olmasın’ sözlerini defalarca söylemesini, Mısır Hükümetinin hoş karşılamadığını ekranlardan izlemiştik.
Daha sonra Libya’ya geçen dönemin Başbakanı, Libya’nın başşehri Trablus’taki Şehitler Meydanı’nda, 16 Eylül 2011’de, halka seslenerek ‘Suriye’de halkına zulüm eden bir iktidar, ayakta duramayacaktır, zira zulümle abad olunmaz. Artık otokrasi dönemleri bitiyor. Totaliter rejimler gidiyor. Artık halkın iktidarı geliyor’ cümlelerini ekranlardan biz de dinledik. Hatta Libyalı muhaliflere hitaben ‘Halkın iradesinin önüne hiçbir gücün duramayacağını sizler gösterdiniz’ diyerek, halkı bir olmaya davet etmişti. Konuşmasının sonunda ‘Libya Libyalılarındır, böyle kalacak. Sizleri Allaha emanet ediyorum’ dediğini hatırlamaktayız.
Gelin bu sonbahar seyahatinde sarf edilen cümlelerin içeriğini, günümüz yönetimi ile değerlendirelim. Ülkemde senelerce yıpratılmak istenilen LAİKLİĞİN, Arap dünyasına yapılan ziyarette can kurtaran simidi olarak kullanılmasını izlemek, abesle iştigal edildiğini hatırlatır bize. Bu arada geçtiğimiz son birkaç haftada yaşanan ekonomik çalkalanma içinden yükseltilen bir kelimeyi dinlediniz. ‘NAS’. Hatta Cumhur’un söylediği cümlede ‘Bir Müslüman olarak Nas ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim’ demekle neyi kastettiğini, yurdum insanının anladığına inanmıyorum. Çünkü NAS suresi, Kuran-ı Kerim’de 114 sırada yer alır, kati olarak nerede indiği belli değildir. NAS suresi Felak suresi ile beraber anılır. Yahudiler tarafından yapılan büyünün bozulması adına indirilmiş olduğu kabul edilen NAS suresinde 6 ayet bulunur. Tam olmasa da meali, ‘De ki cinlerden olsun, insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların malik ve hakimine, insanların mabuduna sığınırım’ şeklindedir.
Türkiye’nin bilimle yönetilmeyen ülke ekonomisini, Cumhurbaşkanı tarafından Kuran’-ı Kerim’den bir sureye atıfta bulunarak ifade edilmesini, Araplara tavsiye ettiği LAİK’likle nasıl bağdaşır diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.