İhtiyacımız olan şey
Günlerdir ülkemiz bir ekonomik bilinmezlik denizinde yüzüyor. Kimimize göre ekonomik kriz var kimimize göre yok. Kimisi faiz düşsün diyor kimi yükselsin. Kimi hükümeti alkışlıyor kimisi “yeter artık” diyor. Kimisi dolardan vurgun yapıyor kimisi borcunu borçla kapatıyor. Kısacası bir şarkı sözü kıvamında; kimimiz yorgun, kimimiz vurgun, kimi isyankar…
Ben ekonomist değilim ancak bir mühendis olarak şunu görüyorum ki sadece algıları yöneterek ekonomi yönetilmez. Ekonomi yönetiminin vatandaşa karşı dürüst ve şeffaf olması gerekir. Dürüst olmalı ve gerçekleri olduğu gibi söylemeli ki vatandaş da ona göre kendi önlemini alsın. Ekonomiyi yönetenlerin öngörülebilir veya şeffaf olmadığı bir anlayışta alınacak her türlü karar vatandaşı ters köşeye yatırabilir. Her şey bir yana,bu duruma devlet aklının müsaade etmemesi gerekir.
Vatandaşın cebinde eriyen parasının vebali ekonomiyi yönetenlerin üzerindedir. Bu nedenle görevleri kutsaldır. Yöneticilerin bu bilinç ve anlayış ile hareket etmeleri gerekir. Devlet adamlığı bunu gerektirir.
Bir çocuk düşünün. Bisiklet alabilmek için para biriktiriyor. Bir yıl boyunca, kumbarasına eline geçen okul harçlığını, bayram harçlığını vs atıyor. Tam bisikleti alacak zaman geliyor ancak bisiklet fiyatları birden artıyor ve çocuğun hayalleri erteleniyor. Belki daha uzun bir süre beklemek zorunda kalacak belki de hiç alamayacak hayalini kurduğu bisikleti. İşte bu olmaz arkadaşlar! Bize, vatandaşıyla empati kuran, vatandaşın birikimini kutsal sayan bir ekonomi anlayışı gerek. Bir çocuğun sönen hayallerinden dahi kendini mesul görmeyen bir ekonomi anlayışı olmaz, olamaz.
Velhasıl kelam; bize ekonomi bakanının gözlerindeki ışıltı değil, biriktirdiği parayla bisikletine kavuşan bir çocuğun gözlerindeki ışıltı lazım.